ALANYA Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) seçimleri 8 Haziran’da Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda yapılacak.
Mehmet Şahin ve Mustafa Tuna uzun süredir sahada, her iki aday ve ekibi hummalı bir çalışma içerisinde.
Şimdiye dek gayet seviyeli devam eden ALTSO seçim sürecinin böyle ılıman gitmesinden memnun olanların sayısı hayli fazla. Ancak bundan pek hoşnut olmayan, hatta “Ortalık karışsa da çekirdeğimizi çitleyip uzaktan keyifle izlesek” diyenler de yok değil.
Gazeteciyiz ya, sıfatımızı kim görse ilk sorduğu soru şu oluyor: “Birader, sence işi hangi taraf götürür?”
Babam anlatırdı. 70’li yılların sonlarına doğru, daha askeri darbe yapılmamışken, sokağın kuytu bir köşesinde iki üç kişi yolunuzu çevirir, “Sağcı mısın, solcu musun?” diye sorarmış. Solcuya “Solcuyum”, sağcıya “Sağcıyım” demezsen ya falçatayı, ya da eşek sudan gelinceye kadar sopayı yermişsin. Hele “Ben tarafsızım” dersen, kafan gözün darmadağın edilirmiş.
Biz de 12 Eylül’e beş kala sokakta yürüyen sabi misali, kime ne diyeceğimizi, nasıl laf anlatacağımızı şaşırır olduk.
Seçim süreci başladığından beri “Seçimin gidişatı konusunda yorum yok” diye kestirip atıyoruz, manalı manalı yüzümüze bakıp, bir de bıyık altından gülüp yakamızı öyle bırakıyorlar.
Gelelim asıl meseleye…
ALTSO seçimlerinin böylesine seviyeli, ılıman ve nezih geçmesinden rahatsızlık duyan kimi çevrelerin, “Bu iş böyle gitmez” tezini ortaya attıklarını üzülerek duyuyorum, hatta birkaçına canlı olarak tanık bile oldum.
“Siz daha durun hele. Son hafta iddialar havada uçuşacak. Her ne kadar Mehmet Şahin ve Mustafa Tuna centilmence bir yarış içerisinde olsalar da, her iki tarafa yakın bazı isimler rakip takım hakkında ortaya öyle inanılmaz iddialar atacaklar ki, seviyeli seçimin s’sinden eser kalmayacak” denildiğini kulaklarımla duydum.
Bugüne dek pek çok yerel ve genel seçimin yanı sıra, meslek odası ve sivil toplum kuruluşu seçimi görmüş bir basın mensubu olarak bu konuda naçizane düşüncem şudur.
“Kavgada ilk yumruğu atan galip gelir” sözü bu ve benzer seçimler için ters tepki yaratır.
Hangi taraf olursa olsun, kendince önemli bulduğu/gördüğü asılsız ve mesnetsiz bir iddiayı ortaya ilk önce atıp rakibini zayıflatmak isterse, bence en baştan kaybeden de o olur.
Çünkü…
Böylece hakkında iddia ortaya atılan kişi, oy kullanacak esnafın gözünde otomatikman mazlum durumuna düşecektir, bu da o kişi açısından sandığa olumlu şekilde yansıyacaktır.
Bu nedenle…
“Siz daha durun hele. Son hafta iddialar havada uçuşacak” deyip çekirdeklerini hazırlayan fitnecilere pek de itibar etmeyin.
Hangi aday verdiği sözleri yerine getirecek vizyona sahip, hangi aday ve ekibi başkanlığa ve yönetime seçilirse iş bitirir, esnafının yanında olur, bence ALTSO seçimlerinde oy kullanacak esnafın tamamen buna bakması, adayları bu pencereden değerlendirmesi gerekir.
Gözlerime inanmak istiyorum
İSİM vermeyeceğim, dün sabah, Damlataş’ta büyük bir otelin sahibi, aynı zamanda Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu’nun da yakın akrabası olan bir turizmci telefonla aradı.
Başkanlığını Gülçin Güner’in sürdürdüğü Alanya Turistik İşletmeciler Derneği’nin (ALTİD) çalışmalarına olan ilgimi (!) bildiği için direkt beni aramış.
“Sezon başladı, oteller doluyor. Haliyle sahillerimiz de neredeyse tıklım tıklım oldu. Fakat ne Damlataş’ta ne de Keykubat Plajı’nda bir tek cankurtaran yok. Kulesi var, cankurtaranı nerede? ALTİD her sene sahil büfelerini Alanya Belediyesi’nden ihaleyle alıyor, sonra da bize kiralıyor. ‘Bu paralar nereye gidiyor?’ diye soruyoruz, ‘Cankurtaran yetiştiriyoruz, jet-ski alıyoruz’ diyorlar. Allah aşkına şu bizim sahile gel de bana bir tane cankurtaran ile jet-ski göster, dişimi kırayım” dedi.
Atladım gittim.
Damlataş Mağarası’ndan başlayıp Azak Otel’in kumsalına kadar birlikte baktık. Hakikaten de ne bir cankurtaran gördük, ne de hazır kıta bekleyen bir jet-ski.
Gözlerime inanamadım.
Buradan şöyle seslenmek istiyorum.
Sayın ALTİD yöneticileri.
Gözlerime inanmak istiyorum.
Var mı bunun bir izahı?