Yığınlar, dünyanın birçok ülkesinde eylem üstüne eylem yaparak, ortalığı ayağa kaldırmaları bir yana, güvenlik güçleriyle çatışıp, her yeri yakıp yıkabiliyorlar.
Her tür eylemin demokratik bir hak olduğundan söz etmek mümkün mü?
Örneğin, Yunanistan iflasın eşiğinde. İspanya, ekonomisini düzeltmek için bazı önlemler almak zorunda.
Hükümetler, oy kaygısı taşımalarına rağmen, ekonomik dar boğazdan çıkabilmek için, halkın kemer sıkmasını önererek, bunun için de belli kararlara imza atmak zorunda kalıyorlar.
Bu kararlara karşı çıkan muhalefet partileri, oy hesabı yaparak, toplumu yanlış yola itip, krizin daha da büyümesine ve ülkenin iflasına neden olabilecek bir aymazlık içine girebiliyorlar.
İşin çok daha vahim yanı ise, herkes ülkenin krizde olduğunu bile bile, eylem üstüne eylem yaparak, krizin çok daha içinden çıkılmaz bir hale gelmesine neden olabilmekte.
Demokrasinin en kötü yanı, özellikle de, demokrasiyi yeterince özümleyip benimseyememiş toplumlarda siyasetçilerin, gücü ele alabilmek, ülkede egemen olabilmek için, ülkenin ve ülke insanının çıkarlarından çok kendi koltuklarının hesabını yapma ilkelliği içine girmeleri.
Ülkemizde her gün bir eylem yapılıyor. Eylemleri yapanlar hazır kuvvet gibi. Bir gün bir yerde, diğer gün başka bir yerde, başka bir eylemdeler.
Çoğu kişi de bu eylemlerde yer alıp, ekranlarda görünme sevdasında.
Bakın, her yıl, üreticilerin sorunları gündeme getirilir. Örneğin kısa bir süre önce domates ve salatalık üreticileri beş on sandık ürünü para etmiyor diye, eylemin organize edildiği alana boca ettiler. Tabii bu eylem medyanın haberi dahilinde yapıldı!
Kimi gün pazara gidip, ürünlerin ateş pahası olduğu haberi yapılıp, tüketicinin ne kadar mağdur olduğundan söz edilirken, bir başka zaman da, mevsimsel olarak ya da yanlış ürüne yönelen üreticinin ürününün para etmediğinden söz edilerek hükümetler suçlanır.
Fiyatı piyasa belirliyorsa, üreticinin para edecek ürüne yönelmesi gerçeği üzerinde duran yok.
Çok daha önemlisi, üreticinin mutlu olduğu alanlarda tüketicinin mağdur olduğunu, tüketicinin sevindiği dönemlerde de üreticinin üzgün olabileceğini hiç akıldan çıkartmamak gerekir.
Ülkemizde sık sık bazı ürünlerin üreticileri ithalatın yasaklanmasını isterler.
Üreticiyi koruma adına ithalatı yasaklanan ürünlerin, insaf ölçülerini de aşarak çok yüksek fiyatlara satıldığına hep şahit oluyoruz.
Demek ki biz, hiçbir konuda gerçekçi davranmıyor "Rabbena, hep bana" diyoruz!
Bakalım bu kurban bayramında, kurbanlık hayvanlar dışında, fiyat anlamında üretici mi, yoksa tüketici mi kurban edilecek?