Siyasetin genç sesi

SESSİZ sedasız gelen başarılara alışığız... Ak Parti'nin kurulduğu günden bu yana hep bir şeyleri başaramayacağı konuşulsa da pek çok şey başardı aslında. Her şeyden önce, akıllarda var olan çok fazla önyargıyı yıktı. Hedefler...

SESSİZ

sedasız gelen başarılara alışığız...
Ak Parti'nin kurulduğu günden bu yana hep bir şeyleri başaramayacağı konuşulsa da pek çok şey başardı aslında.
Her şeyden önce, akıllarda var olan çok fazla önyargıyı yıktı.
Hedefler koydu ve koyduğu hedefleri bir basamak yapıp daha büyük hedeflere ulaşmak için çalıştı.
Şimdi 16 Nisan'da büyük bir değişim için çalışıyoruz.
Muhalefet yine "Başaramayacaklar" diyor ve daha önce de yaşandığı gibi bu defa da tüm istatistiksel verilerin ve halkın nabzının Ak Parti'nin başarısız olacağını gösterdiğini söylüyor.
Şahsen, çalışmaların tam merkezinde yer alanlardan birisi olarak söylüyorum.
Ya bizi görünce sevinçle sarılan insanlar numara yapıyor, ya da görüşlerin olumsuz olduğunu söylemeye çalışan insanlar akıllarda olumsuzluk algısı oluşturmaya çalışıyor.
Ekibimle köylere gidiyorum, mahalleleri, caddeleri, sokakları, evleri adım adım, tek tek dolaşıyorum ve öyle güzel tepkiler alıyorum ki, kelimeler ifade için kifayetsiz kalıyor.
Özellikle belli bir yaşın üstünde, bu ülkenin en vasat dönemlerini yaşamış insanlar daha bir içten kucaklıyor gözleri ve sözleriyle bizleri.
Bir köy ziyaretinde yaşlı bir dede kucaklıyor ve kulağıma eğilip, "Evlat, size inanmayanlara söyle, gelsinler ben anlatayım onlara. Bu devlet, bu gözler, bu yürek neler gördü" diyor.
Neler gördü bu devlet be dedem.
Her gelen kendi kesesini gördü.
Kendi kesesine bakmayanları da üç günde gömdüler toprağa.
Şimdi bir adam, bir lider geldi ve ülkeye bakıyor, keseye değil.
Korku salıyor düzenin değişecek olması kese düşkünlerinin hayallerine.
Bir milletvekili çıkmış, halkı ayaklar altına almış, diyor ki; "Tüm 'Evet' diyenleri İzmir'den denize dökeceğiz."
Sen önce kim olduğunu bir hatırla, bir sallan, bir kendine gel, senin denize dökeceğin insanlar kim?
Her şey bir yana, "Ben yobazdım", "Sen laiktin" atışmaları adeta havada uçuşuyor.
Ya nerede kaldı ilkelerin arasında yer alan fikir özgürlüğü, nerede kaldı halkçılık?
Sen inandığını iddia ettiğin ilkeleri ezip geçiyorsun.
Yalanla mı kazanacaksınız bu ülkenin yarınlarındaki söz hakkınızı.
Öyle çok cümle var ki kurmak ve size anlatmak istediğim, öyle çok söylenecek şey var ki insanlardan dinlediğim.
Buna ne zaman yeter, ne satır, anlatmaya.
Uzun lafın kısası...
Referandumda sandıktan ne çıkacağını sandık açılmadan bilemezsiniz.
Bugüne dek hep "Başaramaz" dedikleri her şeyi sessiz sedasız başardık.
"Yapamaz" dedikleri her şeyi yaptık ve hatta "Kazanamazsınız" dedikleri seçimlerde tek başına iktidarı layık gördü bu halk bize.
Biz onlara saygı gösterdik, onlar için çalıştık, onlar bize güvendi.
Bize güvenen aziz Türk milletinin boynunu bükmeyip çalışacağız.
16 Nisan'da oyum "Evet" olacak.
Varsa İzmir'den beni denize dökecek bir babayiğit, buyursun gelsin.