Siyasetçi siyasetçiye güvenmiyor

Nihayet kazasız belasız bir Cumhurbaşkanlığı seçimini daha geride bıraktık.Bizim sistemimizde, Cumhurbaşkanı sadece devletin başı olarak görülür.Daha doğrusu, sorumluluğu olmayan, sadece protokolle uğraşan bir onay merci gibi de değerlendirilebilir.Sembolik...

Nihayet kazasız belasız bir Cumhurbaşkanlığı seçimini daha geride bıraktık.Bizim sistemimizde, Cumhurbaşkanı sadece devletin başı olarak görülür.Daha doğrusu, sorumluluğu olmayan, sadece protokolle uğraşan bir onay merci gibi de değerlendirilebilir.Sembolik Cumhurbaşkanları genelde etliye sütlüye fazla karışmazlar.Meclisten gelen yasayı onaylamasalar bile, meclis yasayı tekrar ve de aynen geri gönderdiğinde onaylamak zorunda olduklarından, sadece yasanın yürürlüğe girmesini geciktirebilirler.Atatürk ve İnönü’nün hatta Bayar’ın Cumhurbaşkanlıklarını tabii ki ayrı düşünmek gerekir.Biri Cumhuriyetin kurucu aktörlerinin başında gelen tek adam, diğeri de milli şef.Daha da önemlisi bu iki isim tek parti döneminin Cumhurbaşkanlarıydı.Uzun yıllar vesayet döneminin Cumhurbaşkanları asker kökenliydi.Genelkurmay Başkanı olanın gözü Cumhurbaşkanlığındaydı.Bu kısır döngüyü rahmetli Özal kırdı.Siyaset üstü ve tarafsız, dışarıdan Cumhurbaşkanı geleneğini parlamentoda tüm partilerin, milletvekillerinin ve de liderlerin benimsemesi ise akıl alacak şey değildi.Bu da gösteriyor ki, siyasetçi siyasetçiye güvenmediği gibi, siyasetçi kendinden birisine bu hakkı verme yerine dışarıdan birisine verme saçmalığını benimseyebilmekte!Rahmetli Ecevit’in önerdiği Ahmet Necdet Sezer de bu geleneğin bir ürünü olarak karşımıza çıktı.İşin en ilginç yanı ise, bu seçimde de

CHP

ve

MHP

aynı alışkanlıkla çatı aday yakıştırmasıyla İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterme yanlışı içine girerek, kendi partilerinde bu göreve layık olan çok sayıdaki siyasetçiye saygısızlık yaptıklarının farkında bile değiller!Seçim öncesinde bu konuya defalarca değindim.Bu seçimde

CHP

ya da

MHP

içinden herkesin yakından tanıdığı saygın bir siyasetçi, iki partinin desteği ile aday gösterilirse Erdoğan’ın çok zorlanacağından söz ederken, herkesin saygı duyabileceği ve destekleyebileceği iki isim vermiştim.Bunlar

CHP

’li Faruk Loğoğlu ve MHP’li Meral Akşener’di.Tabii ki, bunların dışında

CHP

ve

MHP

’de daha birçok ismin Cumhurbaşkanı olarak gösterilebileceği de bir gerçek.Bana göre, her iki partinin lideri de kendi partilerinden bir ismin Cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmesinden korktular gibi geliyor bana.Seçim öncesinde, seçimi kimi kazanacağı konusunda bir merakımın olmadığını, seçimi Erdoğan’ın kesin olarak kazanacağını, benim merak ettiğim konunun seçim sonrasında

AK

Parti’nin durumunun ne olacağıydı.Bu merakım aynen devam ediyor.Şimdi merak etmeye başladığım bir başka konu ise, bu seçimde Cumhurbaşkanlığını Erdoğan’a altın tepside hediye eden

CHP

ve

MHP

kurmaylarının özellikle de liderlerinin bundan sonra durumlarının ne olacağı.Her iki liderin de, en azından parti içinde Erdoğan’dan çok daha fazla otoriter bir tavır içinde oldukları artık gün gibi aşikar hale geldi.Liderlerin bu tavrı “Tencere dibin kara, seninki benden kara” özdeyişine benziyor.

MHP

’de lidere mutlak itaat geleneğini hesaba katarsak, yakın tarihte köklü bir değişimden söz etmek çok zor olsa da

MHP

’nin oy bakımından patlama yapabileceği tek lider Meral Akşener gibi görünüyor. Bence, değişimle ilgili olarak

CHP

’nin maalesef

MHP

kadar bile şansı yok!