Siyaset ve din

Siyaseti ve siyasetçiyi Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre tanımlamıştık. Siyaset

Siyaseti ve siyasetçiyi Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre tanımlamıştık.

Siyaset "devlet yönetme" sanatıydı.

Siyasetçi ise; karşısındakinin duygularını okşayarak çıkar sağlayan kimse.

Din; yine Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre; Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum.

Bu kurum; Müslümanlık, Yahudilik, Hıristiyanlık, v.s. inançları içerir.

Allah, Tanrı, Rab, öğretilerini anlatır.

Her dinin kurallar içeren bir kitabı ve peygamberi vardır.

Fakat hepsinin ortak ve değişmez emirleri de vardır.

Din; doğruluğu ve dürüstlüğü emreder.

Siyaset; her şeye açıktır.

Din; yalanı yasaklar,

Siyasetin neredeyse doğrusu yoktur.

Din; her ne şekilde olursa olsun insanı çalmaktan men eder.

Siyaset; devletin malı deniz, yemeyen domuz der.

Din; ikiyüzlülüğü kesinlikle kabul etmez.

Siyaset; binbir surat arar.

Din; herkese karşı, herkesi adaletli olmaya çağırır.

Siyaset; adaleti siyasetçinin hakkı olarak görür.

Din; insanları ayıpları örtmeye davet eder.

Siyaset; başkalarının ayıplarından nemalanır.

Din; merhameti insanın en üstün özelliği olarak görür.

Siyaset; insanın en zayıf tarafı merhamettir der.

Din; hoşgörüyü yüceltip, kibri yasaklar.

Siyaset; kibri teşvik edip, hoşgörüyü yasaklar.

Din; Allah'ı (CC) dost edinmektir.

Siyaset; dünyayı ve gücü.

Din; vicdan ülkesinde yaşar.

Siyaset; vicdan ülkesinin sınırlarında dolaşır.

Din ve siyaset arasında daha yüzlerce karşıtlık bulmak mümkündür.

Yani demem o ki;

Din ve siyaset taban tabana birbirinin zıttıdır.

Her gün siyasetçilerin ağzından dökülen sözlerde,

Her gün siyasetçilerin yaptığı tavır ve hareketlerde,

Sizler de bunları rahatça görebiliyorsunuz.

Hala, din ile siyasetin ayrılmaz dost olduklarını,

Hala din, iman gibi kelimeleri kullanan siyasetçilerin samimi olduğunu, hala dinin siyasal malzeme yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorsanız.

İşte tam da burası "Sözün bittiği" yerdir.