Siyaset çöküyor mu

SİYASET, bir toplum için hayati önem taşıyan, aynı zamanda bilgi ve deneyimi, özveriyi, dayanışmayı, ortak aklı kullanmayı gerektiren çok ciddi bir alandır. 'Siyaset, olması gerekeni bilmek, olabiliri gerçekleştirmektir.” Siyasetçi...

SİYASET

, bir toplum için hayati önem taşıyan, aynı zamanda bilgi ve deneyimi, özveriyi, dayanışmayı, ortak aklı kullanmayı gerektiren çok ciddi bir alandır.
“Siyaset, olması gerekeni bilmek, olabiliri gerçekleştirmektir.”
Siyasetçi ileriyi öngöremiyor, olanın farkına varamıyorsa, olacak kötü sonuçların üstesinden gelmesi de çok zor olur!
Bir siyasetçi, toplumu soyut kavram ve sloganlara dayalı süslü şiirsel söylemler ve hamasi çıkışlarla etkileyip oy devşirme uyanıklığı içine giriyorsa, bu siyasetçi er geç o toplumu bir maceraya hatta bir uçuruma doğru sürükleyebilir!
Bu da siyasetin çöküşü demektir.
Demokrasilerde, daha doğrusu, demokrasi kültüründen yoksun sözde demokrasiyle yönetilen ülkelerde, toplumu şu ya da bu şekilde etkileyerek oy devşirerek ülke yönetimine egemen olunabiliyor.
Türkiye siyasetinde bu tür siyasetçilere hatta siyasi yapılara hep şahit olduk.
Kimler geldi, kimler geçti?
Önce hepsini baş tacı edip göklere çıkarttık, sonra da boş varil gürültüsünden başka bir şey olmadıklarını anlayınca da yerin dibine batırdık!
Tabii burada, kimi boş varillerin ne kadar boş olduğunun farkına varamayıp, arkasından ağıtlar yakmaya devam ettiklerimiz de var!
Her toplumun, layık olduğu yönetimle yönetildiği söylendiğine göre, biz de ne kadar yakınırsak yakınalım, oy verip, meydanlarda alkışlayarak göklere çıkarttıklarımızla yönetildiğimize göre, onu bunu suçlamamıza gerek yok.
Tüm sorunların sorumlusu ve suçlusu biziz.
Eğer bir insan, egosuna esir düşmüş, kendisini dev aynasında görmeye başlamış, her önüne geleni küçümsüyor, horluyor ve azarlamaya hatta hakaret etmeye kalkıyorsa burada bir sağlık sorunu var demektir!
Böyle bir siyasetçinin ya da eline çok önemli bir gücü geçirmiş böyle bir devlet büyüğünün, ülkesine ve ülke insanına ciddi tehlikeler yaratabileceğini de bilmek gerekir.
Seviyeden, muhatap olup olmamaktan, benim kim olduğumu biliyor musun şeklindeki çıkışlarla, muhatabına had bildirmeye kalkmak, haddini bilmemekten başka bir şey olamaz.
Siyasette özellikle de uluslararası diplomasi dilinde böyle bir çirkinlik kabul edilebilecek bir şey değildir.
Bu tür çıkışlar, milliyetçiliği fanatizme taşımış beyinleri tatmin etmekten, ülkeye ve ülke insanına genelde zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Çoğu insanımız siyasetten nefret ettiği için, siyasetin dışında kaldığından söz ediyor.
Aslında bu davranışlarıyla, siyaseti kirletenlere meydanı boş bırakmış olmuyorlar mı?
Bakın bu konuda Platon ne demiş:
"Siyasetle uğraşmamanın cezası, sizden daha aptal olanlar tarafından yönetilmektir."