ALANYA'DA
insanların soyadları yerine lakapları ile anılması onların daha halk adamı olduğunu gösterir. Bana göre, kullanılan “nın” takısı Arapça’daki “ibn” yani “oğul” sözüne karşılık gelir. Bu ayrıca, utanılmayacak, ahlaklı bir adın o neslin devamınca da gururla taşınabileceğinin bir göstergesi olmalıdır.
Böyle bir halk insanı olan Sırmalı’nın Hayri Doğan zamansızca aramızdan ayrıldı. Yaşamı boyunca yaptığı gibi; çok ses çıkarmadan ama derin izler bırakarak…
Çok genç yaşında Alanya Adalet Partisi Gençlik Kolları Başkanı seçilerek aktif siyasette yer aldı. İkinci dönemde Faruk Koçak’ın bu göreve seçilmesiyle, Akdeniz Otobüs Şirketi’nin Alanya temsilciliğini alarak ticarete atıldı. Sonra da Ankara’ya, siyasetin nabzının attığı yere gitti Hayri Doğan.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği ve arkasından Tarım Kredi Kooperatifi Merkez Birliği Yönetimi onun Ankara’da kök salmasını sağladı. Aynı zamanda Türkiye’nin kırsalı ile bağlarının güçlenmesine yaradı.
Bu arada, Adalet Partisi ve önderi Süleyman Demirel ile de sıkı dostluklar oluşturdu. Çok sevdiği siyasetin içinde olabilmek için Parti Genel Merkezi’nde bir fiil çalıştı. Ve getirisini gördü.
1989 yılında belde niteliğine kavuşan Oba’ya belediye başkanı olacağında, ayrı siyasi görüşten olmasına karşın babamın, “Delikanlı, mert çocuk; ondan iyisini mi bulacaklar?” sözünü unutmuyorum. Eski bir siyasetçi ve insan sarrafı olan babam yine yanılmamıştı…
1991 ara seçimlerinde milletvekili oldu. İkinci kez milletvekili seçildiği dönemde Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği ile onurlandırıldı. Alanya’da sürmekte olan ve onun zamanında başlayan Alanya stadyumu, balıkçı barınağı gibi bir çok somut yatırımda büyük katkısı oldu.
Hayri Doğan, Demirel’in rahlesinden çıkmış her siyasetçi gibi halka çok yakın oldu; hiç şımarmadı. Aktif siyasi yaşamı bittikten sonra dönüp geleceği baba ocağında açık alınla dolaşabilmek için insanları küstürmedi, ahlaki düşkünlük sergilemedi, çalmadı, çaldırtmadı…
Selam verirken gözlerini kaçırmadı, elini sertçe sıktı. Yüksünmeden hal hatır sordu. Bir teberrük olarak annemin hatırını, “Gardaşım, yengem nasıl? Ellerinden öptüğümü söyle” şeklinde sorup, büyük bir değerbilirlik örneği gösterdi; bize ve başkalarına…
Doğan siyaseti bir tehdit nesnesi olarak kullanmadı. Zaten onun döneminde siyaset, bir inanışın topluma zorla yaşam şekli olarak dayatıldığı, bu yolda her türlü baskının kurulduğu bir uygulama değildi. O kimseyi korkutmadı, yerel basın da dahil olmak üzere kimse ondan korkmadı.
Onun sayesinde ilk ve son kez TBMM’ye gittim. Gençlik ve Spor’dan sorumlu Bakan Şeker ile beni meclis kulisinde tanıştırdı. “Yeğenim olur, Triatlonun bağımsız bir federasyon olmasını istiyor” dedi. Alanya’ya yararı, kimsenin bilmediği bu anlamda da olmuş, triatlon bağımsız federasyona kavuşmuştu.
Tok sözlü, gür sesli, kıymet bilir Alanyalı Hayri Doğan sergilediği insani değerlerinin karşılığını gördü; halk onu her daim baş üstünde tuttu, bağrına bastı. Sırmalı’nın Hayri değerliydi, çünkü benzerleri gibi, değerli olamadan önemli olmaya çabalamamıştı…