Sıra Çavuşoğlu’nda mı?

'Türk'ün Türk'ten başka dostu yok” der dururuz. Bu yolla da, aklımız sıra, her tarafımızın hatta dünyanın bize düşman olduğu halde, ayakta kalma başarımızla övünmeliyiz gibi bir cinliğe soyunmanın uyanıklığı içindeyiz...

“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” der dururuz.
Bu yolla da, aklımız sıra, her tarafımızın hatta dünyanın bize düşman olduğu halde, ayakta kalma başarımızla övünmeliyiz gibi bir cinliğe soyunmanın uyanıklığı içindeyiz gibi geliyor bana.
Aslında, “Bizim bizden başka düşmanımız yok.”
Tarihimizi inceleyin, ta Osmanlı’dan bu yana, hep birbirimizle didişmiş, birbirimizin ayağına nasıl karpuz kabuğu yerleştiririz hesabı içinde olmuşuz.
1950 yıllarındaki siyasi gelişmeleri hayal meyal hatırlıyorum.
1960 yıllarında ise 19 yaşlarından itibaren, bilinçsiz ve de bilgisiz bir genç olarak, belli bir duygusallık içinde bu siyaset arenasındaki rezil yarış içinde, vatan millet aşkıyla idealistçe yer alıp taraf olmuşumdur.
Bu süreç içinde, çok olumlu çalışmalarım olduğu gibi, istemeyerek de olsa belli yanlışlara imza attığım da oldu.
Çoğumuz gibi, beni de, birileri bir biçimde, belli ezberlerin ve de önyargıların içine sürükleme adına, bir sürü tezgah içinde, şu ya da bu biçimde yontarak bir şekle büründürmeye çalıştılar.
Bu kalıptan çıkmaya, tüm ezberlerimi silip atmaya, çok daha gerçekçi ve akılcı yaklaşım sergilemeye başlama serüvenim ise, kırklı yaşlardan sonra başladı.
Hani denir ya.
“İnsan gençliğinde birçok şey öğrenir ama bu öğrendiklerini ancak belli olgunluk çağına geldiğinde anlar.”
Bugün 72 yaşında biri olarak, asgaride demokrat olma çabası içinde, her olaya ve gelişmeye, objektif bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışıyorum.
Hiçbir görüşün, ideolojik ya da siyasi yapının tutsağı değilim.
Tutsağı olduğum tek şey, ülkenin ve ülke insanının yararına ya da zararına olabilecek şeylerin ayrımına varabilmek, en azından bu konuda hata yapmamak.
Asıl konumuza gelirsek.
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Belediye Başkanlığı’na aday olacağı konusu ki saçmalıktan başka bir şey değil.
Koskoca AK Parti’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olmuş, partinin Kurucular Kurulu Üyesi, aynı zamanda parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi olan birisinin Belediye Başkanlığı için aday gösterilmesi demek, rütbe tenzilinden başka bir şey olamaz.
Halbuki Sayın Çavuşoğlu’nun peş peşe rütbesi yükseltiliyor.
Sayın Çavuşoğlu’nun Alanya’ya gelip gelmemesinden çok, onun Alanya, Antalya ve Türkiye için ne yaptığı önemli.
Şov yapmasıyla ilgili yaklaşıma ise, gayet net olarak şunu söyleyebilirim.
Siyasette, eskileri ve yenileri dahil, Alanya’da değil, Türkiye’de şov yapmayan popülizmden uzak on siyasetçi varsa, bilin ki, Çavuşoğlu bunlardan birisidir.
Özellikle de Alanya’da şov yapması, popülist tavırlar içine girmesi söz konusu bile olamaz.
“Alanya’ya gelecek yüzü yok” yaklaşımı ne kadar komikse, “Alanya’ya hiçbir katkısı yok” demek de o kadar komik.
Sayın Çavuşoğlu’nu sevmek, sevmemek, ona hayranlık duymak ya da ondan nefret etmek ayrı bir şey, Alanyalı Çavuşoğlu’nun böylesine önemli görevlere gelme başarısını göstererek, Alanya’yı hem ülke içinde hem de dünyada mükemmel bir biçimde temsil etmesinden dolayı, en azından ona saygı duymak apayrı bir şey.
‘Bizim bizden başka düşmanımız yok’ derken işte bunu kastediyorum.