HAYAT,
seçimlerimizin toplamı, seçemediklerimizin etkisi ve benliğimizin ilerlemesinden ibaret. Bütüne bakınca bir beden, parçaya inince beden içinde yüzlerce ben. Gün boyu birçok seçim yapıyoruz. Gün bitince ise bu seçimlerin bıraktıkları ile başbaşayız. Seçim dediğim şey bir partiye oy vermek, bir takım tutmak, bir adamı ve ya kadını hayatına almak, bir meslek seçmek vb. gibi durumlardan daha fazlasını içeren seçimler.
Belleğimiz içinde var olan, dile getiremediğimiz bazen farkında bile olamadığımız seçimler.
Karar vermek, hissetmek, başarmak, yenilmek… v.b.
Bazen mecbur kaldığımız için bazen istediğimiz için bir takım seçimler yapıp sonuçlarını yaşıyoruz.
Sorumluluk elimizde ama biz sorumluluğu karşımızdakinin eline vermeyi yeğliyoruz.
Bunun olumlu ve ya olumlu birçok nedeni içinde yaşıyoruz.
Hep mi başkaları suçlu? Hep mi neden ben? Hep mi biz bu hayatı hak etmedik. Gerçekten hep mi tüm kötülükler bizi bulur.
Evet, güzel kardeşim evet hep bizi olur. Çünkü hayat senin hayal kurduğunda gittiğin yeşil vadi değil, vadiyle birlikte arkasında olan dağ ile bir bütün.
Evrene olumlu mesaj göndermek denilen kavram aslında senin beyninin içinde var olan evreni dünyaya yansıtman. Aslında hepsi sensin. Kendi etrafında dönüp, başka kavramlarla yine kendine dönüyorsun. Sürekli şanssız olduğuna inanan birisi zaten yaşadığı her kötü olaya şanssızlık olarak baktığı için şanssız olmaya ve öyle ölmeye mahkum.
Hep aynı şeyler oluyor diye şikâyet eden insanlara bakın kendilerinde hep aynı olmayan şey ne var.
Gerçekten sıkılmadınız mı? Ben çok sıkıldım. Negatif enerjiden, asık suratlardan, mor gözlerle gezen kadınlardan, bahanelerden, ‘ama’lardan, ‘keşke’lerden, bahanelerden, başkasının başarısını kıskananlardan, kötü olan her şeyden… Hayatın eğlenceli tarafı kadar karanlık yanı da var farkındayım ama inanın gülümsemek her şeye değer. Ve inanın enerji bulaşıcıdır. Mutlu olmadan mutlu edemezsiniz. Kendi içinizde ufak da olsa mutlaka mutlu anlar vardır. Bulun o anları ve daha çok o anlardan yaratın…