Değerli okurlar, bir süre önce, sanırım sosyal medyada rastladığım bu yazı çok ilgimi çektiği için kopyalamıştım.
Yazının başlığı “SEN, KÜRT KARDEŞİM” diye başlıyor, şöyle devam ediyor:
“Hani polisleri öldürmek için yaktıkları o okul var ya!
Senin çocuklarının geleceği için yapılıyordu.
Öldürülen sağlık memurları, öldürülen öğretmenler, öldürülen ve kaçırılan şantiye işçileri, hepsi sana ve yarınlarına hizmet etmek için oradaydılar.
Sen sessiz kalarak, belki de gizlice destek vererek kendine ve geleceğine zarar veriyorsun.
İstersen savaştan kaçarken yanına uğrayan soydaşlarına bir sor, güvenli bir ülkede yaşamak ne demek!
Bak, çoğu evini, yurdunu, malını bırakıp Avrupa'ya kaçmak için yollarda ölüyor.
Senin ve geleceğinin karanlık mimarları seni nelerle kandırıyorlar bilmiyorum ama artık gözünü aç, sesini çıkar.
Seni korumak için orada olan insanlara sahip çık.
Belediye başkanı olarak seçtiğin bazı soysuzlara 'Bu iş makinelerini bomba koymak, bomba gizlemek, yolları kesmek için değil, benim yolumu yapmak için kullan' diye seslen.
İnan sen bunlara sahip çıkmazsan, en geç bir yıl içinde işleri biter.
Hiçbir şey yapamıyorsan, depolanan silahların yerini, gizlenen bombanın yerini ihbar et.
Şunu bil ki; Sen sesini çıkarmaz, gizli ya da açık desteğini bu soysuzlara vermeye devam edersen, yakında sen de yerinden yurdundan kaçmak zorunda kalacaksın.
Kendin ve çocukların için güvenli yer aramak zorunda kalacaksın.
Senin geleceğine ve güvenliğine zarar veren bu soysuzlara sakın ola güvenme.
Çünkü onlar kendilerini korumak için seni kalkan yapacaklar.
Bilirsin, namludan çıkan kurşun haklı, haksız tanımaz.
Haydi, kendi geleceğin için taraf ol.
Teröre karşı dur.
'Barış istiyorum' diyorsun ya, o barışı sağlamak için önce o soysuzlara karşı ol.
**** ****
Sanırım bu yazı, teröre karşı olan Kürt ve Türk başta olmak üzere hangi etnik yapıdan olursa olsun herkesi etkilemiştir.
Tabii burada, teröristlerin etkin olduğu alanlarda onlara karşı çıkmanın da ne kadar zor olduğunu kabul etmek gerekir.
Bu zorluğu, 1980 öncesi, Ülkücü ve Devrimcilerin çatıştığı dönemlerde mahalle ve sokakların nasıl paylaşıldığı ve bu paylaşılan bölgelerde sadece bir kesimin söz sahibi olduğu, diğer kesimlerin buralarda seslerinin çıkmadığını düşündüğümüzde, hangi çizgide olurlarsa olsunlar, sayıları önemli değil, militanlarla beslenen, kaba kuvvete hatta silahlı eylemlere yönelebilen yapılanmalarla, sayıları ne olursa olsun sıradan vatandaşların mücadele etmesi mümkün değildir.
Teröre karşı güvenlik güçlerinin mücadelesinin de ne kadar zor olduğunu görüyoruz.
Teröristi sıradan vatandaştan ayırmak mümkün değil.
Mafya türü yapılanmaların, kimi kentlerde hala etkin olabildiğini dikkate aldığımızda, demek ki yasal sınırlar içinde kalarak illegal yapılanmalarla mücadele edebilmek öyle kolay değil.
İşte tüm bu gerçekleri dikkate aldığımızda, doğu ve güneydoğudaki Kürt kardeşlerimizin önemli bir bölümünün PKK’nın tutsağı olduklarını sürekli bu köşeden vurgulamaya çalışırken, belli kesimin de beyni yıkanmış ırkçı bir yaklaşımla örgüte destek verdiği ya da içinde yer aldığını söyleyebiliriz.
Diğer bölgelerdeki Kürtlerin de, farklı nedenlere dayalı olarak PKK’yı desteklediklerini söyleyebiliriz.
PKK terör örgütünü kimi komşu ülkeler desteklediği ve de örgütün ağa babaları bir sürü yoldan büyük rantlar üzerinde krallar gibi yaşadıkları sürece bu örgüt zaman içinde küçülebilir, etkinsizleşebilir ama tamamen ortadan kalkmaz.
Tıpkı, dünyada Marksist sol illegal bir örgüt kalmamasına rağmen Türkiye’de hem Marksist, hem de bir mezhepten beslenen DHKP-C gibi!