Selden kütük kapmaca!

DÜNKÜ yazımda CHP'yi eleştirip,

DÜNKÜ

yazımda CHP'yi eleştirip, "Bugüne dek katıldığı 6 yerel ve genel seçim ile Anayasa Referandumu'nu kaybeden Kılıçdaroğlu'nu 7. kez Genel Başkan seçen CHP tabanını tebrik ediyor, başarılarının (!) devamını diliyorum" demiştim.

Sosyal medya takipçilerim bilir, köşe yazılarımı mütemadiyen feysbuk'ta paylaşır, okuyucunun da nabzını tutmaya çalışırım.

Nitekim, "Yeni CHP" başlıklı köşe yazımı da sosyal medyada paylaştım ama bir dönem CHP İlçe Teşkilatı'nda yönetim kurulu üyesi de olan, babası halen Alanya Belediye Meclis Üyesi olarak görev yapan bir hanımefendinin "kelimenin tam manasıyla" hışmına uğradım.

(İznini almadığım için buradan açıkça ismini vermeyeceğim, sadece, takipçilerimin de okuduğu, herkese açık olan karşılıklı konuşmalarımızı sizlerle paylaşıp, finali de bir tespit yaparak bitireceğim.)

Benim, "CHP İlçe Başkanı Ali Takavüt'ün en büyük hedefi, 3.200 olan üye sayısını 5 bine çıkarmakmış" sözlerime, şu yorumu yapmış...

"Bence, Sayın Ali Tekavüt' ün üye sayısını 5 bine çıkarma hedefi, gayet ayakları yere basan bir söylem olmuş. Bütün CHP'liler bilir ki, CHP'lilik gönüllülük esasına dayanır. Gönüllü olarak çalışırız, gönüllü olarak kendi imkanlarımız elverdiğince toplantılara, mitinglere gideriz. 50 liraya, erzaka kendimizi toplatıp mitinglere taşıtmayız. Kendimizi, çoluğumuzu çocuğumuzu bir yerlere işe yerleştirmek için partiye üye olup menfaatler için çanta taşımayız. Zira, iktidar partisinin hangi kaynaklara sahip olduğunu ve arkasında küresel sermaye olduğunu sizin iyi bildiğinizi düşünüyorum. Bir de şu konularda eleştirel yazılar yazabilseniz sizden iyisi olmayacak..."

Bana üstü kapalı, "AKP'den çekiniyorsun. Bir de şu bizim bildiklerimizi yazsana" diye imada bulununca, ben de şu yorumu paylaştım...

"Daha önce, dededen kalma arsaların üzerine müteahhide kat karşılığı yaptırdıkları apartmanlardan gelen kiralarla hiçbir hayat kaygıları olmayan, ama bir paket makarnaya muhtaç, bir kova kömüre hasret garibanları 'satılık' diye aşağılayan CHP'lileri yazmıştım. Merak etmeyin. Belki CHP'yi ve Cumhuriyeti sizden daha çok önemsiyorumdur, bilemezsiniz. İnsanları hor görmeyiniz hanımefendi. O insanlar 1920 ile 1960 arasında neden fakirleştirildi. CHP neden bu insanlara sahip çıkacak, onları bilinçlendirecek politikalar üretmek yerine 6 kez seçim kaybetmiş bir kişiyi hâlâ 7. kez seçerek gün kurtarıyor, bunları düşünün. 'CHP'lilik gönüllülük esasına dayanır' diyorsunuz. Demek ki 1950 seçimlerinden beri CHP'ye gönüllü olan insan sayısı giderek azalıyor. AKP'nin pek çok politikasını, pek çok söylemini ben de beğenmiyorum ama girdikleri her seçimi kazanıyorlar. Varsa bir çözümü, bulun formülünü, siz de iktidar olun."

Hanımefendi elbette bu sözlerime duyarsız kalmadı ve şu yorumu paylaştı...

"Evet, o insanlar neden fakirleştirildi, neden üretirken 1950'lerden sonra tüketim toplumu haline gelip ekonomik ve siyasi bağımsızlıktan yoksun hale geldik. Her türlü irtica ve terör aldatmacalarıyla toplum birbirine düştü, birbirini öldürdü, darbeler yapıldı. Bunların hepsine vakıf olduğunuzu tahmin ediyorum. Bahsettiğiniz CHP'deki tatlı su particiliğinin, kirle, kanla, hile ile, yalanla ve dolanla kazanılmış, menfaatleri için Türkiye Cumhuriyeti'ni satanların kara paraları ile yapılan siyasetin yanında masum kaldığını ama tartışılabilir olduğunu düşünüyorum."

Bu arada biz bunları konuşurken, Alanya'daki CHP kanadından sürpriz bir haber geldi.

Yılların CHP'lisi, Mahmutlar gibi dev bir yerleşim yerinde CHP'liliğini herkese ve her kesime kabul ettirmiş olan, pek çok kez muhtar seçilmiş ve halen de muhtarlık yapan Ahmet Top, CHP'den sürpriz bir şekilde istifa ettiğini duyurdu.

Sadece Ahmet Top değil elbette.

Bir dönem Mahmutlar Belde Başkanı olan kardeşi Bülent Top, yengesi Gülsüm Top ve sıkı durun, 1984-1989 yılları arasında SHP'den Mahmutlar Belediye Başkanlığı dahi yapan babaları Şükrü Top da resmen CHP'den istifa ettiklerini bildirdi.

Ahmet Top ile görüştüm, istifasının sebebini sordum.

Verdiği yanıt hayli dikkat çekiciydi.

Dedi ki...

"Selden kütük kapanların arasında boğulmamak, geniş dünyada dar yaşamamak için böyle bir karar aldık. Sabit, küçük ve dar düşüncelerle hareket eden, beyinleriyle midelerini karıştıranlarla yan yana gelmek istemiyoruz. Başka bir partiye geçmiyoruz. Her zaman Ata'nın izindeyiz. Bu yüzden siyasi hayatımıza bağımsız olarak devam edeceğiz."

Garibana "makarnacı", "kömürcü", "bedavacı" de.

Yılların sıkı solcularını istifa ettir, partiden soğut.

Sonra üye sayısını artırmaktan filan söz et.

Bugünlük bu kadar...

Başka diyeceğim bir şey yoktur...