Selam Plüton, biz geldik!

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, bundan tam 9 yıl önce New Horizons (Yeni Ufuklar) isimli bir sonda fırlattı. Görevi bir zamanlar insanların gitmeyi hayal dahi edemeyeceği bir yere gitmekti. Plüton'a. 9 yıldır yolda olan sondanın...

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi

NASA

, bundan tam 9 yıl önce New Horizons (Yeni Ufuklar) isimli bir sonda fırlattı. Görevi bir zamanlar insanların gitmeyi hayal dahi edemeyeceği bir yere gitmekti. Plüton’a. 9 yıldır yolda olan sondanın amacı Plüton’a 12.500 kilometreden yakın geçiş yaparak bilimsel veri toplamak ve fotoğraflar çekmekti. O tarihi gün 14 Temmuz’da gerçekleşti. Şimdi herkes Plüton denilen gök cismini ilk okuldaki öğrenimlerinden az çok biliyor zaten. Biz bugün herkesin bilmediği kısımlara ineceğiz. 14 Temmuz’a kadar bilim adamlarının dahi bilmediği kısımlara…

Plüton, resmi olarak 13 Mart 1930’da Clyde Tombaugh tarafından keşfedildi. Zamanına bir bomba gibi düştü. Çünkü beklenmedik bir keşifti. Sadece matematiksel olarak yeri “tahmin” edildi ve bulundu. Plüton, Ay’ın yarısından biraz büyüktür. Boyutu bu denli küçük olunca teleskopla görüntülemek de oldukça zor oluyor.

Plüton, uzun sure gezegen olarak kaldıktan sonra “gezegen” olarak sınıflandırıldı fakat tuhaf şekilde Plüton’dan daha büyük bir gök cismi olan “Eris” keşfedildi ve Plüton’un “gezegenliği” tartışmalı olmaya başladı. 2006 yılında ise Plüton ve bazı arkadaşları “cüce gezegen” olarak sınıflandırıldı.

Şimdi teorik bilgi kısmını bir kenara bırakırsak gerçekten de oraya gidip fotoğraflarını çekmek müthiş bir şey. Tam 5 milyar kilometre ve 9 yıl… Şimdi çekilen fotoğrafları inceleyelim sizinle. Ha şu notu da düşelim. Sondanın çektiği fotoğrafların tamamını göndermesi tam 16 ay sürecek şu an elimizdeki fotoğraf yalnızca düşük kaliteli olanlar yani.

Evet bu fotoğraf Plüton’un çekilmiş en net fotoğrafı. Gördüğünüz gibi ekvatoral düzelminde açık renkli bir havzası var. NASA bu havzaya takma isim olarak “Plüton’un Kalbi” dedi. Plüton %60 oranında kayadan oluşan bir cisim ve gördüğünüz bütün açık renkli kısımlar “buz” anlamına geliyor. Yanlız bunlar eritip içebileceğiniz türden buzlar değil bunlar “nitrojen” buzları. Fotoğrafta sağ tarafa gidildikçe küçük tepeler ve kanallar gözüküyor. Şimdi o kısmı birazcık büyütelim.


Gördüğünüz bu fotoğraftaki alan “Sputnik Ovası” nın yakın çekim görüntüsü. Bölgedeki kanallar açık olarak gözüküyor. Koyu kısımlarda kaya oluşumlu tepelik bölgeleri görebilirsiniz. Hatta orta-alt kısımdaki koyuluk bölge derin çukurluk bölgeler ki Güneş ışığı gelmediği için karanlık gözüküyor. Aman onları tepelerle karıştırmayın. Sağ-alt kısımda ise pütürlü yüzey tabakasını görebilirsiniz. Bunlar benim tahminime göre çarpan meteor parçalarının artıkları olabilir veya minerallerin kayaları aşındırmasıyla oluşmuş olabilirler. Kanalların nasıl oluştuğuna gelirsek bunun hakkında sadece fikir yürütebiliriz yani herhangi bir şey söylemek için çok erken. Öncelikle sondanın tüm bilimsel verilerini göndermesi lazım. Ama bana sorarsanız Europa’da olduğu gibi, Enceladus’da olduğu gibi yer altı sıcak su akıntıları tarafından inceltilmiş buz tabakası olabilir. Yani bunun anlamı da kabuğunun altında su olması gerektiği. Tabi bunlar sadece birer tahmin.

Yeni Ufuklar sondasının uğradığı bir başka durak ise Plüton’un uydusu Charon. Charon’ın boyutu hakkında bir fikir edinebilmeniz için söyleyelim Charon, Ay’ın üçte biri boyutlarındadır.

Bu görüntü ise Charon’ın en net fotoğrafı. Kraterler ve tepeler ilk olarak göze çarpan olgular. Buna ek olarak kuzey kutbunda koyu bir bölge görülüyor ki bu bölge oraya çarpan bir meteordan kaynaklanıyor olabilir. Ekvatoral düzelemde ise kanallar ve vadiler göze çarpıyor. Şimdi dikkatinizi fotoğrafın sağ kısmına çekmek istiyorum. Hatta orayı sizin için biraz büyütelim.

Dikdörtgen içinde sol üstte bulunan oluşuma dikkat edin. Sanki bir taş parçası oraya saplanmış gibi duruyor değil mi? Aslında bu oluşum hakkında NASA’nın jeofizikçileri de oldukça şaşırmış durumda. Çünkü şu an buna bir açıklama getirilemiyor. Ben açıkçası çukur ile oradaki yükseltinin “iki ayrı parça” olduğunu düşünüyorum. Yani o büyük kaya parçası bir şekilde oraya oturmuş olmalı. Çünkü bahsettiğimiz gök cisminde jeolojik aktiviteler yok. Jeolojik aktivite olmayan bir cisim üzerinde böyle bir oluşum büyük ihtimalle oraya “düşük hızda çarpan bir meteordan” kaynaklanıyor. Böylece meteor “tek parça kalıyor” fakat çarptığı bölgede “krater” açabiliyor. Bunu sonucunda da ortaya böyle bir görüntü çıkıyor.

İnsan oğlunun bu dışarıya merakı emin olun ki hiç bitmeyecek ve bu yüzden de bu tür yenilikle sürekli olarak gündeme gelecek. Bakarsınız bir gün başka bir medeniyet de bizi bulmaya gelir? Güzel olmaz mıydı?