Şehit kızı

COŞKUN Nazilli... Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşaması, ilelebet payidar kalması için görev yaparken şehit olan, bizler için hayatını ortaya koyan yüzlerce, binlerce kahraman polisimizden biriydi......

COŞKUN

Nazilli...

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşaması, ilelebet payidar kalması için görev yaparken şehit olan, bizler için hayatını ortaya koyan yüzlerce, binlerce kahraman polisimizden biriydi...

Mardin'de kalleş bir pusuda şehit düştü...

Aslen Konyalıydı.

Ailesi, Konya Hadim'e bağlı Dedemli Kasabası'ndan yıllar evvel gelip yerleşmişti Alanya'ya...

Dedemli ile Alanya'nın bağları aslında bundan yüzlerce yıl öncesine dayanıyordu.

Rivayet odur ki...

1077'de Selçukluların eline geçmişti.

1112’de Horasan alimlerinden bazıları İç Anadolu'nun güney yörelerine göç ederken, Horasan erenlerinden Seydi Faruk Seydişehir'in Avdan Köyü'ne, Mahmut Seydi Alanya'ya, Seydi Bayram Veli ise bu küçük vadiye kurmuştu çadırını.

İslam'ı yaymak için çok uzaklardan geldiğini söylemiş, etrafına toplananlara ilim irfan öğretmişti.

Seydi Bayram Veli'nin kızı Alanya'ya gelin gelmişti, bu yüzden Dedemli'nin kökleri Alanya'da halen devam ediyor.

Ve ne acıdır ki, 2015'in Ağustos ayında yine Mardin'in Nusaybin ilçesinde kahpe bir pusuda yitirdiğimiz Polis Memuru Abdullah Ümit Sercan gibi ailesinin kökleri Dedemli'den olan Özel Harekat Polisi Coşkun Nazilli de, çocukluğunun, ilk gençlik çağlarının geçtiği, yüzlerce anısının olduğu Alanya'da, sevenlerinin ve binlerce Alanyalının katıldığı bir törenle dün toprağa verildi.

Cenaze töreninde gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkesin boğazında adeta yumruk vardı.

Törene katılanlar, kalleş teröre olan nefretleri ile şehide duydukları saygıdan ötürü gereken sükunet arasında adeta sıkışıp kaldı.

Ve hiçbir şeyden habersiz, olup biteni anlamaya çalışan bakışlarla etrafı izleyen, zaman zaman annesinin, zaman zaman sevenlerinin kucağından inmeyen küçük bir kız çocuğu vardı törende.

Coşkun Nazilli'nin önce annesine ve ağabeyine, sonra elbette bize, Türk milletine emanet ettiği küçük bir kız çocuğu.

Henüz okula bile gitmeyen, 5 yaşındaki Gökçe Nazilli.

Olup bitenin farkında olan ve zaman zaman gözyaşlarına boğulan 10 yaşındaki ağabeyi Göktürk'ün neden ağladığına mana veremeyen bakışlarla, eline tutuşturulan ve üzerinde "Türk Bayrağı" ile "Polis" armasının yer aldığı "Kızı" yazan plastik çerçeveyi tutan 5 yaşındaki Gökçe'nin bu bakışlarını, gazeteci dostum Engin Anak çok güzel bir şiirle özetlemiş.

İşte o muhteşem dizeler...

"Resmini iğnelediler kalbimin üstüne.
Altında bir yazı: 'Kızı.'
Tabutmuş o, tahtadan bir sandık.
Üstünde bir bayrak.
İçindeymişsin baba.
Kalbimde bir acı, sanki resminin iğnesi batıyor.
Şehit olmuşsun.
Ben sadece seni istiyorum baba.
Hiçbir şey olmasan, sadece babam olsan, olmaz mı baba?"

Bu bakışları, başka kimse böyle güzel anlatamazdı.
Eline sağlık Engin kardeşim.

MHP'li Doktor Tahsin Biner'in dediği gibi...
Yakın şu Güneydoğu'yu, yakın terör yuvalarını.
Çünkü bu yavrunun tek bir gözyaşı etmez teröre destek verenler...

Allah, artık Türk milletine emanet olan minik Gökçe ile kahraman şehidimiz Coşkun Nazilli'yi cennetinde kavuştursun.

Amin.