Seçim yaklaştıkça (2)

7 Haziran seçimleri çok önemli. AK Parti'nin 13 yıllık tek başına iktidarı döneminde, çok olumlu gelişmeler oldu. Türkiye uzun yıllar boyunca, koalisyonlar dönemini fetret devri olarak yaşayıp, çok şeyler kaybetti. Nasıl, en kötü...

7

Haziran seçimleri çok önemli.

AK Parti’nin 13 yıllık tek başına iktidarı döneminde, çok olumlu gelişmeler oldu.

Türkiye uzun yıllar boyunca, koalisyonlar dönemini fetret devri olarak yaşayıp, çok şeyler kaybetti.

Nasıl, en kötü demokrasi en iyi başka rejimlerden çok daha iyi ise, en kötü tek başına iktidarın istikrarı da, en iyi koalisyondan çok daha iyi olduğunu söylemek mümkün.

7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin kaybetmesini isterken, yerine neyin geleceğini de hesap etmekte yarar var.

AK Parti gittiğinde CHP ya da MHP tek başına iktidar olabilecekse diyecek lafımız olmaz ama yeniden koalisyonlar dönemi başlayacaksa, bunun ülkemiz ve ülke insanımız için iyi olacağını söylemek mümkün değil.

Biz henüz demokrasi ve uzlaşma kültüründen çok uzağız.

7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin belli ölçüde de olsa oy kaybetme olasılığı söz konusu!

Toplum olarak Öcalan’ın açıklaması ve Nevruz'un nasıl geçeceği kaygıları ise, çok olumlu bir biçimde geçti.

PKK’nın silah bırakması süreciyle ilgili, birçok kesim kendine göre, bir sürü senaryo üretebilir, çok sayıda komple teorileri ortaya koyabilir.

Ernest Schroder’in dediği gibi, kimi iyimser insanlarımız, yaranın üstünde artık kabuk var diyerek sevinirken, kötümser olanlar da, kabuğun altında yara görerek kaygılarını sürdürebilirler.

Ama en tehlikelisi “Bir birlikteliği oluşturup, güçlendirmenin en kolay yolu, ortak bir düşman bulmaktır.”

“Grup olmak güç verir. Hepimiz aidiyet duygusunu severiz.”

Bu anlayıştan yola çıkarak, etnik kimlikler üzerine giderek, birlik oluşturarak, toplumlar arasında bir düşman belirlemeye kalkarak siyaset yapmak, hele hele barış adına çok ciddi adımların atıldığı, terörün belli bir süredir ortadan kalktığı bu süreçte çatışmadan oy devşirmeye kalkılması Türkiye için bir felaket olur.

HDP bu konuda, sol jargonla bir taraftan halkların kardeşliğinden söz ederken, diğer taraftan da Kürt milliyetçiliğini diri tutma çabası içinde.

MHP de bu konuda aynı söylemi benimsemiş durumda.

Öcalan’nın son çıkışlarını barışa katkı olarak görmek mümkün.

Son Nevruz’un olaysız geçmesi sevindirici.

İleride ne olur, bilmek mümkün değil.

Ama bugün için, PKK’nın silah bırakması ve çatışma ortamının Türkiye’nin gündeminden kalkması için bir çabanın sarf edildiğini söylemek mümkün.

“Özünde doğru ve yararlı olan radikal kararları ayrıntılara girerek ya da türlü varsayımlardan yola çıkarak eleştirmek, kesinlikle gerçekçilikle bağdaşmaz” sözünden yola çıkarsak, onlarca yıl süre gelen çatışma ortamlarını dikkate alıp bir sürü olumsuz örnekleri, mal ve can kayıplarını ele alıp ayrıntılardan söz etmeye kalkarsak, uzun yıllar barıştan söz etmemiz mümkün olmayabilir!