MODERN
ya da ilkel her toplum kurumlardan oluşturur.
Devletin kendisi de başlı başına bir kurumdur.
Ve daha alt kurumlara ayrılarak görev taksimi yapar.
Her kurum belli başlı konularda söz sahibi olur.
Diğer kurumlarla koordineli olarak görevini icra eder.
***
Bu kurumların içinde değişebilecek olanlar vardır.
Bunlar tartışılır, düzeltilebilir ya da kaldırılabilir.
Yerine toplumun ihtiyacına uygun olanlar getirilebilir.
Fakat bazı alt kurumlar vardır ki, onlar değiştirilemez.
3 bin yıllık çok uzun bir tarihe sahiplerdir.
Görevlerini ifa edebilecek durumda değilse yenilenir.
Çağa ayak uyduramıyorsa çağdaş hale getirilir.
Bunlar, "eğitim, güvenlik, ekonomi ve din" işleridir.
Bunlar devlet kurumundan daha eskidirler.
Toplumların 3 bin yıldır ayrılmaz parçalarıdır.
Birinin zayıflaması dahi toplumlarda kaosa sebep olmuştur.
***
3 bin yıllık uygarlık tarihi incelendiğinde şunu görürüz.
Bu dört kurum zaman zaman toplumun gelişmesine....
İlerleme kaydederek modernleşmesine yardım eder.
Zaman zamanda o toplumun önünde engel yaratır.
Geri kalmalarına ve parçalanmalara çanak tutar.
***
Devletin varoluş sebebi "halkının mutluluğunu" sağlamaktır.
Alt kurumlarını da bu amaca uygun düzenlemek zorundadır.
Fakat kurum kendi başına bu amaca ulaşamaz.
Bunu sağlayacak temel etken ise kurum yöneticileridir.
Bu dört kurumun ilkel ya da modern olması bu kişilere bağlıdır.
Kurumların çağdışı olması başında bulunanların çağ dışılığıdır.
Bilgi birikimleri ve muhakeme yeteneklerinin olmamasıdır.
Aklın ve vicdanın birlikteliğinden yoksun kalmalarıdır.
Üst yöneticilerin bu insanları o kurumun başına getirmeleri...
O kişilerin layık olduğundan değil, sadık olduklarındandır.
Oysa yöneticilerin görevi yüksek idarecilere sadık olmak değil...
İçlerinden geldiği topluma ve o millete sadık olmaktır.
***
Tarih, yüzlerce örneğini insanlara göstermiştir.
Bazı üst yöneticiler kurumları bilerek yıpratır.
Amaç kendi arzularına uygun şekilde insanları yönlendirmektir.
Ve bu şekilde o toplumu kendine bağımlı hale getirmektir.
Zamanla yıpranan kurum halkın gönlünde saygıyı kaybeder.
Üst yönetici de sözde halkın isteğine göre davranır.
Ve bu kurumu kendi istekleri doğrultusunda ortadan kaldırır.
Fakat bunun bir yanılgı olduğunu tarih daima kanıtlamıştır.
Çünkü ortadan kalkan kurumun boşluğunu ilkellik doldurur.
İlkellik de kısa bir süre sonra o devletin sonu olur.
***
Bu nedenle aydın toplumlara düşen görev...
Kurumları değil, yanlışa giden yöneticileri uyarmaktır.
Sap ile samanı karıştırmamak mecburiyetindeyiz.
Kurumlarda sorumluluk saplara aittir.
Samanlar kurumun kendisidir ve sorumlulukları yoktur.
Kurumları yıpratmaktan uzak durmak zorundayız.
Allah (CC) bizi yönetenlere akıl ve vicdan versin.