REGAİP
Kandili bugün. İyi dileklerle başlamak istiyorum sözlerime. Tüm Yeni Alanya Gazetesi okurlarının ve tüm İslam âleminin kandilini yürekten kutluyorum.
Rabbim bugünün vesilesine tüm dualarımızı kabul etsin ve bizi karanlık yarınlardan sakınsın.
Hepimizin yakından takip ettiği seçim sürecinde gülümseyerek hatırlamak istediğimiz anılar biriktirmemiz gerekirken, biz halen dünya duysa utançtan yerin dibine gireceğimiz halleri yaşıyoruz.
Bu süreçte beni en çok utandıran ve derinden üzen olay, Muratpaşa AKP Gençlik Kolları Üyesi arkadaşlarımıza yapılan saldırıdır.
Laikliği savunan bir görüşün arkasına saklanarak, düşünce özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan insanların “Atatürkçüyüm, laikim” sözlerini ağızlarına almalarından şahsım adına ben utanıyorum.
İki görüş düşünelim...
Laikliği, eşitliği, saygıyı, adaleti, düşünce özgürlüğü, hür iradeyi savunduğunu iddia eden taraf A görüşü, bu tarafın geri kafalılıkla suçladığı karşıt görüşü de B görüşü olarak nitelendirelim.
Şimdi bir de olayı düşünelim;
Bu görüşleri savunduğunu iddia eden A taraflı kişilere, karşıt görüşlü B taraflı bir kişi fikirlerini sunmak istiyor.
İki de seçenek koyalım önümüze ve doğru ya da yanlış olanı kendiniz seçin.
İlk seçenek; Bir seçim süreci içerisinde iki taraf mevcut ve her iki tarafta fikirlerini sunmakta özgür.
Her iki taraf da bu süreçte fikirlerini anlatmak için çalışıyor.
Bu iki görüşün mensupları anlatıcı ve anlatılmak istenen kişi olarak karşılaştılar.
Özgürlükçü olduğunu iddia eden A görüşündeki bireylere, karşıt görüşlü B görüşünden bir kadın fikirlerini anlatan el broşürleri uzatarak fikrini anlatmak istiyor.
A görüşlü kişi broşürü eline alıp gülümseyerek dinliyor B taraflı kişiyi.
B kişisinin konuşması bitince A kişisi görüşlerinin aynı olmadığını kendi söyleyerek kendi fikirlerini aktarıyor ya da anlatmaya çalışan B taraflı kişiye teşekkür ederek aynı fikri paylaşmadıklarını beyan edip saygılı bir biçimde oradan uzaklaşıyor.
İkinci seçenek; A taraflı kişi kendisine uzatılan broşürü yırtıp ağır hakaretlerde bulunarak B taraflı kişinin görüşlerine, fikirlerine, düşünce özgürlüğüne, şahsına ve inandıklarına hakaret ediyor ve hatta bir tık daha ileri gidip inançları doğrultusunda takmakta olduğu başörtüsüne saldırabilecek kadar cüretkâr davranıyor.
Olay polise kadar intikal ediyor ve A görüşlü kişileri savunmaya gelen ve A görüşünün savunan bir yapının Genel Başkan Yardımcısı şu cümleyi kuruyor; "Zorla 'Evet' broşürü verilmek istendi."
İlk seçenekte gerçekten savunduğu görüşlerle yaşayan bir insan figürüne rastlıyoruz ki bu tip arkadaşlarım var, baş tacım.
İkinci seçenekte olan ise bana "Olayla ilgili bilgin var mı?" denildiği zaman utançtan konuşmaya çekindiğim bir durum gözüküyor.
Bu ülkede benimde saygı duymadığım, dinlemeye tahammül edemeyeceğim insanlar var, fakat benim dinlemeye tahammül edemeyeceğim yegane şey vatan hainliğidir.
Benim görüşümün lideri olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan "Hayır" çadırını da ziyaret edecek kadar laik iken, karşıt görüşlü vatandaşlarımız sıradan bir insana tahammül edemeyecek kadar yobazlaşabiliyor.
Benim bu yaşıma kadar öğrendiğim laiklik, saygı ile başlar.
Burada inandığını iddia ettiği her şeyi yerle bir eden bir insan var.
İşte bu benim nazarımda laiklik kavramına düşen kara bir lekedir.
"Yeter artık" diyorum.
Bize laiklik dersi vermeden laikliğin anlamını öğrenin ve önce kendi benliğinizde yaşayın.
Bu görüşte olduğunuzu söylemenizle bitmiyor bu iş.
Biraz yaşamayı, hayatınızla bu ilkeleri bağdaştırmayı deneyin.
Ve lütfen bunları artık Atatürk'ümün arkasına saklanarak yapmayın.
Biz de Türk'üz ve bizim de dedelerimiz Atatürk ile beraber cephelerde savaştı.
Bizim de ecdadımız bu topraklara "namus" dedi, "vatan" dedi, uğruna can verdi.
Türk bayrağındaki kırmızı renge sadece senin dedelerinin kanı değil, benim dedelerimin de kanı renk verdi.
Ben bu ülkeye sonradan gelenlerden değilim.
Şunu sakın unutmayın!
"Farklı görüşleri savunuyoruz" diye bana, bize saygısızlık etme hakkınız yok.
Benim de olan değerlere yalnız sizinmişçesine davranma hakkınız hiç yok.
Bu vatan, bu bayrak ve Mustafa Kemal Atatürk yalnız size ait değil.
Bu vatanı "laiklik" adı altında yaşayan yobaz zihniyetlere teslim etmeyeceğiz.
Utanmadan söylüyorum.
Saygı duyun ya da duymayın.
Ben Türk'üm, tüm yobazlara, vatan hainlerine karşı söz hakkım da "Evet" olacaktır.