Sağlık turizmi mi turistin sağlığı mı?

AKP, Sağlıkta Dönüşüm söylemi ile oy alıp iktidarlarını pekiştirdi. Uygulamanın başarısını, gerekli olup olmadığı tartışılır tetkik ve ilaç kullanımındaki artış sayısını vererek kanıtlamaya çalıştı. Uluslararası ilaç...

AKP

, Sağlıkta Dönüşüm söylemi ile oy alıp iktidarlarını pekiştirdi. Uygulamanın başarısını, gerekli olup olmadığı tartışılır tetkik ve ilaç kullanımındaki artış sayısını vererek kanıtlamaya çalıştı. Uluslararası ilaç tekelleri ve tıbbi cihaz pazarının önemli bir müşterisi haline gelindiği, halka tabii ki söylenmedi. Bu yolla çok paralar kazanıldığı da!

İktidar, halkını sağlığa kavuşturma görevlerini yerine getirmiş olmalı ki, şimdi de yabancılara yönelik sağlık turizmine yöneldi. Sağlık turizmi İstanbul gibi, dalında uzman, kaliteli hekimlerin istihdam edildiği, donanımlı hastanelerin olduğu şehirlerde zaten yapılmakta; estetik, saç ektirme, göz ve diş tedavileri gibi alanlarda hizmet verilmekteydi. Tedavi hem kaliteli, hem de göreceli olarak ucuzdu.

Sosyal bir yapı olarak, Koruyucu Hekimlik uygulaması ile halkını hastalıklardan uzak tutması beklenen devlet sağlığı ticarileştirip, onun üzerinden para kazanmayı hedefledi. Ve bu anlamda da serbest çalışan hekimi ile, hem de koşulları adil olmayan bir ticari rekabete girişti.

Örneğin, dişhekimliği muayenehaneleri için getirdiği amansız kurallar ve onur kırıcı denetimlerle serbest çalışan dişhekimlerini mesleğinden soğuttu. Bu arada, her köşe başında bir Ağız Diş Sağlığı Merkezi açtı. Halkın vergileriyle sübvanse edildiği için, neredeyse bedava hizmetlerin verildiği bu merkezlerde hekimler "parça başına!" yani baktığı hasta sayısına ve onun puantajına göre ücretlendiriliyordu. Binlerce yerleşik yabancının yaşadığı Alanya'da, hizmet verdiği bu gurubun ücretlendirmesini de ülkelerindeki sigorta üzerinden yapınca, tercih edilmesi artıyordu.

Bu uygulamalar kendisini adaletsiz rekabetten korumaya çalışan serbest dişhekimini ahlaki olmayan yollara itti. Hekim yurt dışından simsarlar aracılığıyla "her şey dahil" sistemiyle hasta getirdi. Hemen dişini çekti, beklemeden tedavisini yaptı. Yaptığı tedavinin sonucunu görmeden hastayı ülkesine yolladı. Böylece ilerleyen yıllar içinde, özellikle Orta Avrupa ülkelerinden bu konuda Türk Dişhekimleri Birliği'ne yakınmalar gelmeye başladı.

İşte, bu konudaki disiplinin oluşturulması, yasal sorumluluğun belirlenmesi, tazminat sisteminin geliştirilmesi gibi sorunlar daha ortada duruyorken bu kez devlet aynı işe soyunmaya girişiyor. Ve bunu da Kamu Hastaneleri Kurumu aracılığıyla yapmayı planladığını, bu hafta sonunda yapılan Alanya Sağlık Turizmi Zirvesi ile anlıyoruz...

En üst düzey katılımcının, nedense şu andaki görevi Türkiye Futbol Federasyonu Temsilciler Kurulu Başkanlığı olan sayın Abdurrahman Arıcı'nın olduğu zirvedeki, özellikle TKHK Sağlık Turizmi Koordinatörü Oğuzhan Kaya'nın yaptığı konuşmanın turizmciler tarafından olumlu karşılandığını duyduk.

Bittiğinde nasıl hizmet vereceğinin henüz belirlenmediği ama seçimlerde vıcık vıcık siyasi propaganda aracı olan yeni bir hastane var. Sağlık turizmi diye adlandırılan proje, kendi halkına gelişmiş sağlık hizmeti verilmesinin beklendiği bu bina da mı uygulamaya konacak? Kaliteli, uzman hekimler mi istihdam edilecek? Yoksa, 112 ambulansları ile kılı dönen, nasırı azan her yabancının sirenler çalarak hastaneye yetiştirilmesiyle sağlanan turistin sağlığı, sağlık turizmi diye mi adlandırılacak; bunu ilerdeki uygulamalarda göreceğiz...