Bir ülkenin kalkınabilmesi için, sanayileşmesi, sanayileşebilmesi için de tasarruf yani sermaye birikimi şart.
Ayağını yorganına göre uzatmayan, bol keseden harcamalar yapan ülkelerin durumu ortada!
Türkiye uzun yıllar boyu, siyasi istikrarsızlık yüzünden ve de siyasilerin oy hesabına dayalı hamasi çıkışları ve politikaları nedeniyle krizden krize sürüklenmişti.
Mevcut iktidarın sağlık konusunda özellikle de halkın yararına çok ciddi adımlar attığı ortada.
Bunu aklı başında bir insanın özellikle de siyasi hesabı olmayanların inkar etmesi düşünülemez.
Halkın yararına yapılan bir sürü uygulamalardan bazı kesimlerin ve de mesleklerin zarar görmesi, eskiye dayalı çıkarlarının ortadan kalkması nedeniyle tepki göstermeleri ve yeni hak arayışları içine girmeleri de doğal.
Doğal olmayan, bu mesleki çıkışlara ve de eylemlere, halkın ya da o meslekten olmayan kişilerin, kendi çıkarlarına ters düşmesine karşın, sırf ideolojik dayanışma adına destek vermeleri.
Bu konuyla ilgili olarak gazetemizdeki haber şöyle:
“Türkiye genelinde, başta sağlık çalışanları ve öğretmenler olmak üzere, KESK'e bağlı kamu emekçilerinin bir günlük grevi başladı. Alanya Devlet Hastanesinde başlatılan greve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İlçe teşkilatı da destek verdi. Yağmur nedeniyle greve katılanlar kısa sürede dağıldı.
Alanya Devlet Hastanesinde KESK’E bağlı sağlık sendikası üyeleri, öğretmenler ve BDP Alanya İlçe teşkilatı birlikte grev yaptı. Az sayıda sağlıkçı ve öğretmenin katıldığı grevde BDP İlçe Başkanı Fahrettin Kiraz ve diğer ilçe yöneticileri ile partililer katıldı. Antalya Tabibi Odası Alanya Temsilcisi olan Sağlık Çalışanları Sendikası (SES) İşyeri temsilcisi Op. Dr İbrahim Haili Yalçın’ın baskılar sonucu sendikalarından ayrılanların hükümete yakın sağlık- Sen’e geçtiklerini belirtti. Yalçın’ın açıklaması sırasından aniden başlayan yağmur soncu greve katılanlar hastane önünden ayrıldılar.”
Bu haberde de görülüyor ki, Sağlıkta da, tıpkı eğitimde ve diğer mesleki kuruluşlarda yer alan sendikalar gibi bir ideolojik kutuplaşma söz konusu.
Türkiye yıllar boyu ideolojik kutuplaşma yüzünden büyük zararlar gördü.
Polis teşkilatında, eğitimde, sendikalarda hatta yargıdaki siyasallaşmanın faturası büyük oldu.
Sağlıkta yer alan personelin özellikle de doktorlarımızın ne kadar zor koşullarda görev yaptıklarını, haksız yere suçlandıklarını, görev başında darp edildiklerini ve de günde kaç hastayla uğraştıklarını biliyor ve bunların en saygın kişiler olduklarını da kabul ediyoruz.
Böylesine kutsal bir görevi ifa eden fedakar doktorlarımızın da, günlük siyasi çekişmelerin ve de kutuplaşmaların içine girmelerinin de pek doğru olmayacağı, salt mesleki hak arayış çizgisinde kalmalarının çok daha doğru ve gerçekçi olacağı inancındayız.