MİSAL
, bir restorana gittiniz, garson masanıza menü koydu, yemeklerin fiyatlarına ve içeriklerine baktınız, siparişinizi verdiniz, yemeği yiyip hesabı ödediniz, o da ne! Hesapta "dağıtım bedeli" diye bir kalem var.
Ne yaparsınız?
Elbette itiraz edersiniz, böyle bir şey yemediğinizi söyleyip düzeltilmesini istersiniz, öyle değil mi?
Fakat garsondan şöyle bir yanıt gelse, tepkiniz ne olurdu?
"Menüyü ayağınıza kadar getirdim, siparişinizi aldım, mutfağa gidip siparişleri söyledim, hazırlanan yemekleri masanıza kadar getirdim, kül tablanızı değiştirdim, boşalan bardağınıza su koydum, kısacası, menüyü, yeni kül tablasını, yemeklerinizi getirdim. Restoranın kârı ile bunların ilgisi yok. Garson olarak benim hakkım olan dağıtım bedeli budur."
Veya diyelim ki Yeni Alanya Gazetesi'ne abone oldunuz, sizden talep edilen yıllık abone ücretinde anlaştınız, tahsilat sırasında gelen faturada "dağıtım bedeli" diye bir kalem var.
Ne yaparsınız?
Elbette itiraz edersiniz, böyle bir şey talep etmediğinizi söyleyip düzeltilmesini istersiniz, öyle değil mi?
Ama size gazete getiren dağıtıcı, "Siz gazete yönetimi ile anlaşmışsınız, benim gazeteyi sizin ayağınıza kadar getirmem bu anlaşmaya dahil değil. Dağıtım bedeli, benim hakkım" diyebilir mi?
Tabi ki diyemez.
Son bir örnek daha verip konuya giriş yapayım.
Diyelim ki meyve sebze almak için semt pazarına gittiniz.
Ürünlerini beğendiğiniz, fiyatlarını makul bulduğunuz bir tezgahın önünde durdunuz, pazarcıdan poşet isteyip içini doldurdunuz, tabelada yazan ücreti verdiniz ama pazarcı itiraz etti ve "Abicim/ablacım, tabelada yazan tutar, satın aldığınız ürünlerin fiyatı. Ben size poşet uzattım, içini doldurduktan sonra bana uzatınca geri aldım, tartıp size geri uzattım. Ekstradan bir de poşet uzatım bedeli vereceksiniz" dese, ne yapardınız?
Elbette itiraz edersiniz, böyle bir şey almaya hakkı olmadığını söyleyip oradan hemen uzaklaşırsınız, öyle değil mi?
Anladınız siz onu.
Elektrik faturalarındaki "dağıtım bedeli" komedisinden söz ediyorum.
Misal, son dönemde gelen faturalarda kullanılan enerji tutarı 300 lira, dağıtım bedeli 150 lira.
Nedir bu dağıtım bedeli, bilen yok!
2018 yılında ülke genelinde yalnızca konutların kullandığı elektrik üzerinden 2.3 milyar liradan fazladan tahsilat yapılacağı belirtiliyor.
Elektriğe, 2018 yılı Ocak ayı itibariyle dağıtım sistemi kullanıcısı tüm tarife gruplarına yüzde 8.41 ile yüzde 8.91 arasında değişen oranlarda zam yapılmıştı.
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu'nun "sadeleştirme" adı altında tarife kalemlerini 2016 yılı başından itibaren gizlemeye başlaması nedeniyle yapılan zamda; kayıp ve kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım hizmeti bedeli, çıplak enerji maliyeti, perakende satış hizmet bedeli gibi kalemlerde yapılan artışları ayrı ayrı değerlendirmek ne yazık ki mümkün olamıyor.
Perakende enerji bedelinde, yüzde 6.86-7.13 oranları arasında tarife gruplarına göre değişen artışlar yapılırken, 'kayıp ve kaçak, iletim, dağıtım' bedellerini kapsayan 'dağıtım bedeli' kalemine ise yüzde 10.56-15.29 arasında değişen zam uygulandı.
1.600 lira asgari ücretle çalışan bir işçi için, hele de eşi, çoru çocuğu varsa, bu zam oranları büyük bir zulümdür.
Dört kişilik bir ailenin en az harcama ile bir ayda 230 kilovat saat elektriğe ihtiyacı olacağı hesabından yola çıkıldığında, 2018 yılında yapılan zam nedeniyle aylık asgari elektrik faturası 95 liradan bir anda 103 liraya yükseldi.
Elektrikten elde edilen gelir ekonominin ana girdisini oluşturmaktadır, buna lafımız yok, ama elektrik aynı zamanda temel bir insan hakkıdır.
Dağıtım bedeli, kıl bedeli, tüy bedeli gibi komik ve açıklanamayan kalemlerle zaten krizde olan vatandaşın cebini iyice fakirleştirmek, insan haklarına da saygısızlıktır.
Zaten harcadığı enerjinin bedelini ödeyen dar gelirli vatandaşa ekstradan içeriği belli olmayan kalemlerle saldırmak, ileride büyük sosyal sorunlara yol açacaktır.
Bir de "elektrik saatlerini bina veya dükkan dışına çıkarma projesi" var ki, akıllara zarar, o da apayrı bir dramdır ve başka bir günün yazı konusudur.