“Eceli gelen köpek cami duvarına işer” derler. Bu atasözünün anlamı, malum cami mukaddes bir mekandır. Onun her hangi bir yerini kirleten, pisleyen ister köpek, ister insan olsun o işi yapana karşı hiç kimse iyi gözle bakmaz, mümkün olursa elinden geldiğince en şiddetli cezayı verir. Bir kaç aydan beri PKK terör örgütü, meydanı boş bulmuşçasına Güneydoğu’da hareket ediyor, insanları kaçırıyor, iş makinelerini yakıyor, Hakkari’de olduğu gibi halkı silahlandırıyor, öldürüyor böylece buraların hakimi artık benim demek istiyor. Birkaç önce Tunceli’nde Kamer Genç’in akrabası bir kişiyi kaçırıp, öldürdüler, yine Muş-Diyarbakır karayolunda, araçları durduran PKK teröristleri, minibüsteki bir asker ile kaymakam adayı biz zatı kaçırdılar. Askeri araçların geçmesi muhtemel olan yollara mayın döşeyip, vasıta geçerken patlatıp askerleri ya şehit ya da gazi yapmaktadırlar. Yine, polislere karşı eylemlerini artırarak devam ettirmekteler, böylece bu günlerde şehit edilen polis kardeşlerimizin hazin cenaze merasimlerine tanık oluyor, eşlerin, annelerin, babaların, çocukların döktükleri kanlı gözyaşları bizlerde de, unutulmaz derin yaralar meydana getirmektedir. PKK neden böyle korkusuz ve başına buyruk hareket edebiliyor? Neden daha sıkı tedbirler alınmıyor ve dahası Hakkari’nin 30 km yakınında PKK kamp kurarak, bazı kişileri kampta sorguya çekip, cezalandırıp halkta derin korkulara sebebiyet verebiliyor? Daha neyi, niçin bekliyoruz?
Yeni bir kuruluştan yani polis komando birliğinden bahsediliyor ama bu personel ne zaman araziye çıkarak, bu başı boş serazat hareket eden, halka korku veren, yol kesen, adam öldüren, adam kaçıran teröristlere artık yeter diyebilecek? Teröristlere korku vererek halka güven sağlamaları için daha ne kadar beklenecek? Başbakan, Suriye’deki olaylar karşısında “Sabrımızın sonuna geldik” diyerek kararlılığımızı göstermektedir. Aynı kararlılığı Güneydoğu’da meydana gelen olaylar karşısında da göstermesini bekliyoruz. Türk milleti olarak bizim de sabrımızın sonuna geldiğini hatırlatmak istiyoruz. Türk seçmeni, 12 Haziran seçiminde yüzde 50 oy vererek üçüncü kez AK Parti’yi tek başına iktidar yapmıştır. Bunun tek ifadesi, Anasaya’dan önce Güneydoğu ve Doğu illerindeki halkımızın yani Kürt kardeşlerimizin huzura kavuşturulmasını, o illerde güvenin sağlanmasını temin etmektir. Çünkü, huzur ve güvenin olmadığı hiçbir yerde ne hürriyetten, nede sadakatten bahsetmek mümkün değildir. Bu iller halkı, 30 yıldır terör örgütünden, diğer taraftan da Devlet elemanlarının sorumsuz ve acımasız uygulamasından çok çekmiştir. Binlerce ölü vermiş olup pek çok köyde boşaltılmış, halkı batı illerine hicret etmek durumunda kalmıştır. Bu vahşi, acımasız, kan dökücü, bölücü PKK terör örgütünü TBMM başkanı Cemil Çiçek şöyle tanımlıyor: “Bunlar uluslararası örgütlerin menfaatine hizmet eden, onun için kan döken, kin kusan bir vahşet örgütü. Bunu artık hepimizin, her kesin çok daha iyi anlaması lazım.” Artık, beklentimiz, bir an önce bu illerimizde güven ve huzurun sağlanmasıdır. Bunun için yasa mı gerek çıkarılsın, komando elemanlarımı gerek sağlansın ama bir an evvel ne yapılacaksa yapılsın. Artık “cek-cak” istemiyoruz. Kararlı bir biçimde terörün yok edilmesini bekliyoruz. Bu gün, yerdeki karıncayı bile tespit eden, görüntüleyen elektronik aletler vardır ve Türkiye’de de imal edilmektedir. Polisimizi de Ordumuzu da bu alet ve edevatlarla donatmalıyız.