Parti fanatizmi (2)

Geçmişte kamuda çalışan bir işçi, memur statüsünde çalışan amirinden fazla maaş almaya başlamış, toplu sözleşmelerle işçiye büyük imkanlar sağlanırken, memur bu süreçte mağdur olmuştu. Türkiye genç emekliler cenneti. Bu imkanlardan...

Geçmişte kamuda çalışan bir işçi, memur statüsünde çalışan amirinden fazla maaş almaya başlamış, toplu sözleşmelerle işçiye büyük imkanlar sağlanırken, memur bu süreçte mağdur olmuştu.
Türkiye genç emekliler cenneti.
Bu imkanlardan yararlanan, genç yaşta emekli olanlardan birisi de benim.
Bunun ne kadar yanlış olduğunu daha yeni yeni anlıyor, “Mezarda emeklilik” sloganıyla ortaya konan eylemlerin ne kadar komik ve saçma bir yaklaşım olduğunu yaşlandıkça anlayabiliyoruz.
Türkiye’de her meslekle ilgili bir yapılanma var.
Doktorların, öğretmenlerin esnafların ve diğerlerinin.
Bu tür yapıların ortaya koyduğu eylemlerin önemli bir bölümü mesleki hak aramaktan çok ideolojik.
İdeolojik körlük başka bir körlüğe benzemez.
Genç beyinler ve ideolojik körlük içinde olanlar, ülkeyi ve ülke insanını kurtarmaya kalkıyorum derken, ülkeye ve ülke insanına ne kadar zarar verdiklerinin farkına bile varmazlar!.
Beyinleri tutsak alınmış gençlerimizin, beyinleri çalışamaz hale gelmiş dinozorların, geçmişten ders almamaları, geçmişi doğru ve objektif bir biçimde değerlendirememeleri bir yana, özeleştiri denen bir şeyin bile olduğundan haberi olmayanların, kör dehlizlerde körü körüne dolaşmaya devam etmelerinin faturası hepimize çıkmakta.
Geçmişte salt iktidara gelebilmek birkaç oy fazla alabilmek için, “Kim ne verirse iki mislini vereceğim.” diyerek kamu kaynaklarını kullanarak oya tahvil etmeye kalkan siyasetçilerimiz yüzünden bu toplum defalarca krizden krize sürüklendi.
70 Sente muhtaç duruma düşüp, diplomatlarının maaşını bile ödeyemez hale gelmiş bir ülke, bugün dünyaya yardım edebiliyor, beş kıtada at oynatamıyoruz ama, iş adamlarımız beş kıtada yatırım yaparak ülkeye kaynak aktarabiliyorlar.
Rahmeti Özal’lı ANAP, Türkiye’nin rotasını çağın gerçeklerine çevirip, bir sürü başarıya imza atarken de, Özal’da parti fanatizmine kendini kaptırmış, bir çok aydın yazar ve çizer tarafından yerin dibine batırılmaya çalışılmıştı.
Türkiye’de, iktidarların yalakalığını yapanlardan söz edilerek iktidarın olumlu icraatlarını methedenler yerin dibine batırılırken, muhalefetin yalakalığına soyunarak, beyazı siyah, olumluyu olumsuz göstermeye çalışan yalakalardan kimse söz etmiyor!
Dünya’da hatırı sayılır bir ülke olmaktan neden rahatsız olduğumuzu anlamakta zorlanıyorum.
Tabii ki bu başarıyı benim dünya görüşümdeki bir solcu siyasi yapının ve solcu bir liderin başarmasını isterdim.
Ama ortada bir başarı varsa bu başarıyı kim sağlamışsa benim için fark etmez, bu başarıyı elde eden siyasi yapıyı da liderini de alkışlamaktan çekinmem.