“HAYIRDIR
birader, siyaset kesmedi, şimdi de esnafa ve turizmciye mi sardın?” diyor bazı dostlar.
Son günlerde kaleme aldığım “esnaf” ve “turizmci” içerikli köşe yazılarımdan dolayı…
Bizde ise yanıt fiks: “N’apalım, Alanya gibi bir yerde maşallah malzeme bol. Kullan kullanabildiğin kadar.”
Misal, daha iki gün önce, Alanya’daki bir cümle otelcinin kayıtlı olduğu Turistik İşletmeciler Derneği’nin (ALTİD) yönetim kurulu üyeleri, istişare toplantılarına bu kez Kargıcak, Mahmutlar ve Kestel bölgesindeki otelcilerle devam etti.
***
Burada otelcilere hitaben bir konuşma yapan ALTİD Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Yönetim Kurulu Üyesi de olan Burhan Sili, Rusya pazarında yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı önceki yıla göre ilk beş ayda bu ülkeden Antalya’ya gelen turist sayısında yüzde 30 düşüş kaydedildiğini, sezon sonunda ise bu düşüşün yüzde 20 seviyesine gerileyeceğinin öngörüldüğünü ifade etti.
Sili ayrıca, kişi sayısı dışında geceleme sayısının da gerilediğinin altını çizdi.
***
Böyle bir kriz ortamında kişisel ve kısa süreli menfaat sağlamaya çalışılmadan hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Sili, turizmcilerin güç birliği yapması gerektiğini, ülke genelinde 38 milyar dolar civarında gelir elde edilen ve ciddi bir oranda istihdam oluşturan bir sektörde “Göç yolda düzelir” mantığıyla hareket edilmesinin kabullenilemez bir durum olduğunu söyledi.
***
Turizmin ilk başladığı bölgeler de dahil olmak üzere 55 senedir halen arıtma ve çevre sorunlarının konuşulduğu bir ülkede turizmcilerin her türlü zorluğa rağmen iyi iş çıkardıklarını vurgulayan Sili, turizm ve çevre politikalarının ciddiyetle ele alınması gerektiğini ve kurumların ahenk içerisinde çalışmasının şart olduğunu ifade etmiş.
***
Bunları kime söylemiş?
Hemen yanıt verelim.
Kendisinin başkanı olduğu sivil toplum kuruluşunun üyelerine.
Yani, sorunları çözmesi için seçilen otelcilerin başkanı, otelcilere dert yanıyor, “Bir şeyler yapılması şart” diyor.
***
Bu toplantıyı başından sonuna takip eden bazı turizmci dostlara ve elbette basın mensubu arkadaşlara sordum.
“Toplantının sonunda ne oldu?” dedim.
“Hiçbir şey olmadı. Yine konuşmalar yapıldı, yine yemekler yenilip içildi, şehre ve turizme dair bir iki kulis dedikodusu yapıldı, sonra yine herkes dağılıp oteline, evine, işine gücüne çekildi” dediler.
***
Sonuç?
80’li yıllarda adeta mantar gibi çoğalan, yol kenarlarında faaliyet gösteren “kendin pişir kendin ye” tesisleri vardı.
Sonuç aynen böyle oldu.
Çünkü… ALTİD’in bu ve benzer toplantılarının “kendin pişir kendin ye” anlayışından hiçbir farkı yoktur.
***
Durun durun!
Burada ne otelcileri, ne de Burhan Sili’yi suçluyorum.
Sözüm, turizme “bakmayan” Turizm Bakanlığı’nadır. Sayın Sili’nin de dediği gibi, 2015’te Alanya gibi bir yerde halen çöpten, arıtmadan, esnaf turistin kolundan çekiyor mu çekmiyor mu’dan söz ediyorsak, vah bize vahlar bize diyor, hepinize eyvAllah diyorum.
***
SİYASETTE İŞLER KESAT
7 Haziran Genel Seçimleri’nden sonra ülke siyasetinde olduğu gibi Alanya siyasetinde de bir belirsizlik tüm hızıyla sürüyor.
Düne kadar hemen her konuda beyanat veren Alanya’daki siyasilerin ağzını adeta bıçak açmıyor.
Olası bir koalisyon hükümetinin içerisinde ortaklık kurma ihtimaline karşı, şimdilik birbirlerini üzüp kıracak açıklamalar yapmamaya özen gösteren yerel siyasiler, adeta yeni gelin/damat gibi süzüm süzüm süzülüyorlar.
***
Misal dün, WhatsApp’tan hem AKP İlçe Başkanı Mustafa Berberoğlu’na, hem CHP İlçe Başkanı Şengül Yeşildal’a, hem MHP İlçe Başkanı Hilmi Er’e ve hem de Saadet Partisi İlçe Başkanı Sinan Aktaş’a, “Sayın Başkan günaydın. Var mı bugün, hafta sonu veya önümüzdeki hafta herhangi bir program” diye yazdım.
Önce Berberoğlu dönüş yaptı.
Dedi ki: “Hayırlı Cuma’lar. Bekliyoruz. Herhangi özel bir program yok. Rutin parti işlerine devam ediyoruz. Teşekkür ederim.”
***
Ardından Sinan Aktaş’tan yanıt geldi.
Dedi ki: “Seçimde hayli yorulduk. Ramazan da girdi. Biraz yorgunluk atıyorum. Olacak inşallah.”
***
MHP İlçe Başkanı Hilmi Er muhtemelen ailecek tatilde olduğundan çağrıma olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermedi.
***
Son olarak Yeşildal yanıt verdi.
Dedi ki: “Günaydın. Şimdilik bir şey yok.”
***
Dayanamadım, ben de aramızdaki samimiyete binaen Şengül Hanım’a espriyle karışık şunları yazdım. Dedim ki: “N’olacak bizim bu halimiz. Politika yazarları olarak, 8 Haziran’dan sonra kendimizi terk edilmiş küçük kedi yavruları gibi hissediyoruz. Bizleri de düşünün lütfen. Basın ne yazıp çizecek, hiç düşünmüyor musunuz? Kurun artık şu koalisyonu!”
***
Uzun lafın kısası, benim çok kıymetli okuyucularım.
Koalisyon hükümeti kurulmadan bizden size hayır yok. Çünkü elde yazıp çizecek malzeme yok.
Sizin anlayacağınız, evir çevir aynı şeyleri yazıp çizmeye bir süre daha devam edeceğiz.