Türkiye, savaş alanı gibi... "Pandora'nın kutusu"nun kapağı açılmış, bütün pislikler, dişili-erkekli bütün solucanlar ortada. Ağzı olan konuşuyor ve meşhur olmak için, zem zem kuyusunu pisletir gibi, Atatürk'e saldırıyor… Ülkenin bütün çivileri, vidaları çıktı: Şimdi Cumhuriyetin tabutuna çakılmakta! Ahval ve şerait aynen böyle ve hepimiz adeta ipnotize olmuş gibi bu süreci aymazlıkla izliyoruz. Allah encamımızı hayrede!
Başbakan Erdoğan, şu sırada maksatlı olarak hortlatılan Dersim konusunda, fuzuli işgalcisi oldukları "Devlet" adına özür diledi ve bir özür dileme furyasıdır başladı… Günahımız, suçumuz, “Türk” olmak; tarihimizde özür dileyeceğimiz çok olay, çok millet var. Evet, Hititlerden, Urartulardan, eski Yunalılardan, Romalılardan, Çinlilerden, Araplardan ve ülkemizi işgal eden ve kovduğumuz, mesela İngilizlerden, Fransızlardan, İtalyanlardan ve Yunanlılardan da ve tabii Ermenilerden tez zamanda “devlet” ve Mustafa Kemal adına özür dilememiz gerekiyor! Günahlarımızı affettirmek için, Van'daki kilisede, Fener'deki Patrikhane'de ve herhalde gene kiliseye dönüştürülecek Ayasofya'da kaç mum yakmamız ve Fatih Sultan Mehmet adına de özür dilemek gerekecek! Türk olmak çok güç, özürlerimiz kabahatlerimizi affettirmeye yetmeyecek!
***
Tabii bu furyada başta Kürtlerden de, sadece Dersim vesilesi ile değil tarihte onlara çektirdiğimiz eza ve cefadan dolayı ve Cumhuriyet döneminde onları “asimile” ettiğimiz için, daha doğrusu onları Türklükle şereflendirmek ve “Türkler” olarak mutlu kılmak için benimsediğimiz ve çoğunu da her alanda en yüksek mertebelere çıkardığımız için de özür dilememiz lazım. Ve bu da gündemde!
***
Cumhurbaşkanı Gül, bir süre önce müjdelemişti: “Kürt sorununda iyi şeyler olacak” diye. Anlaşılan bölücü eşkıyalarla müzakereleri kastetmiş; İddiadan öte haberlere göre, eşkıya ile devlet kurumları arasındaki müzakereler kıvamına gelmiş ve İmralı'dan özel uçakla getirilecek APO ile Dolmabahçe'deki ofiste buluşma ve imza töreni yakınmış. "Olamaz" demeyin, her şey oluyor. Erdoğan KCK'lılara operasyonlara devam ediyor ve çok iyi de yapıyor. KCK'lılar hiç kuşkusuz PKK gerillalarının modern giymiş kent eşkıyaları... Eğer müzakereler iddiaya göre kıvama gelmişken KCK operasyonları niye yapılıyor? Ama şamamalı: Bu Erdoğan'ın tabiatına ve ilkelerine uygun: "Hem mücadele ederim, hem de müzakere ederim” demişti. Bölücüler, PKK da şaşkın ve şikayetçiler. Bu konuda “iyi şeyler” olacak diyen Cumhurbaşkanı, "PKK sabote etti" diyor. Yılanlardan başka ne beklerdiniz Sayın Cumhurbaşkanı?
***
Ama gerçek şu: TC devleti sade AKP iktidarı değil, öncekiler de Kürt siyasetinde, PKK ile mücadelede, bir o yana, bir bu yana yalpalarken, bölücüler hiç şaşmadan, yalpalamadan "Büyük Kürdistan"a doğru emin ve uygun adımlarla ilerliyorlar! APO darağacının altıdan, nerdeyse Dolmabahçe ofisine getirilecek!
Şimdi umut bir zamanlar kırmızı pasaportlarını ve peşmergelerinin postalları verdiğimiz, "Büyük Kürdistan" Devletinin Cumhurbaşkanı adayları Barzani ve Talabani’de. Talabani, bu konuda PKK’yı ikna etmeye çalışıyormuş ama eşkıyalar ona derlermiş ki: "Silahı bırakıp dağdan şehre inmemiz isteniyor. Gideceğimiz yer neresi? Ev mi, yoksa hapis mi?" Bunun için de PKK’nın silahı bırakma konusunda iki şartı varmış; "Bunun için de birinci şartımız genel af ilan edilsin" ve sıkı durun: "Hazırlanacak yeni anayasada 'Türkiye’nin hepsi Türk değildir. Türkiye birçok ırktan oluşur' ifadesine yer verilsin."
Emirleri olur; analarınızın babalarınızın nikah kağıtlarını, vatanımızın tapusunu da isterler mi? Ama. ödeyecekleri bedel bu tapuyu almak için ödediğimiz bedeldir. Öyle olması gerekir!
***
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, müzakereler konusunda bir şey söylemese de, APO'ya affa şiddetle karşı çıktı. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin taraf olduğunu söyledi ve dedi ki: "Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bugüne kadar on binlerce vatandaşımızın ölümünün sorumlusu olduğuna dair kesinleşmiş yargı hükmüne rağmen, terörist başının cezasının hafifletilmesi anlamına gelen taleplerin gündeme getirilmesini hayretle karşılıyorum. Böyle bir sonucu Türk kamuoyunun, vicdanların kabul etmeyecektir.”
***
Ben her şeye rağmen, Erdoğan’ın sonunda Nobel ödülünü almak olsa da bu oyuna gelebileceğini, APO'dan, PKK'dan özür dileyeceğini sanmıyorum; TIME dergisinin "kapak" yazısında “Böyle bir barışa engel olabilecek TSK’ni dizginlediği" ifade edilse de, "Ondan" büyük "millet" var!
***
Bülent Arınç, “Sıkıysa darbe yapsınlar" diye meydan okumuş; Türk ordusun “dili yandı”, içerde ve darbe yapmaz. Yapamaz ama Arınç fazla umutlanmasın, daha büyük "Millet" var!