Öğretmenler Günü nedeniyle, Mehmet Özkan Öğretmeni ziyaret ettim Özkan Kırtasiye’de.
Özkan Kırtasiyenin 5. Katta bulunan kafesinde buluştuk.
Uzunca bir süredir görüşmemiştik; dolu dolu söyleşip, özlem giderdik.
… …
Alanya’nın ayaklı tarihçilerden biridir Özkan Öğretmen.
Tepeden tırnağa tarih, tepeden tırnağa “Özkan”, tepeden tırnağa Alanya’dır…
1945 doğumludur ama (nazar değmesin) asansör kullanmaz. Beş katlı kırtasiye dükkânında, merdivenleri kullanır.
… …
Özkan Kırtasiye’yi gördünüz mü bilmiyorum; görmediyseniz görün derim. Her bir katını tek tek gezin, son olarak da kafeteryasına çıkın; her katın olağanüstü tefrişi gibi kafeteryanın da olağanüstü tefrişini görün.
Görün diyorum; çünkü Özkan kırtasiye, ilk kattan, son kata kadar hijyenin ön planda tutulduğu zevk ürünü bir plaza…
Böyle bir kırtasiye dükkânı, ülkemin bir başka yerinde var mıdır, bilemiyorum.
“Vardır” diyor, Mehmet Öğretmen.
Ve ekliyor ardından; “Bu ne ki; bundan çok daha mükemmel kırtasiye dükkânları vardır.”
Yakından tanırım; alçakgönüllüdür çünkü…
Mütevazıdır…
Adam gibi adamdır.
İyi bir aile reisi, iyi bir babadır.
Çocuklarına, torunlarına düşkündür…
Akrabalarına düşkündür…
Arkadaşlarına düşkündür…
* * *
Tek tek akrabalarını saydı o gün; soyağaçlarını ve resimlerini gösterdi atalarının, gözleri dolarak…
Ve tek tek arkadaşlarını saydı coşarak…
İnanılmaz bir belleği var.
Akrabalarını ve arkadaşlarını anarken, hiç teklemiyor.
O da öğretmen olan Babası İsmail Hakkı Özkan’ı anlatıyor övünerek.
Babasının hangi okulu bitirdiğini, hangi okullarda görev yaptığını, tarihleriyle anlatıyor.
… …
Atatürkçü, laik ve cumhuriyet yanlısı…
“Okul” diyor; “okul, okul, okul…”
Ve “eğitim” diyor…
“Eğitim, eğitim, eğitim…” diyerek, eğitimin önemini vurguluyor.
Ardından da ekliyor; “Bilimsel eğitim…” diyor.
“…Yirmi sekiz yıl süren aktif öğretmenlik yıllarımda da böyle düşünürdüm… Okuttuğum her öğrencinin tek tek özel dosyalarını tutar; tüm öğrencilerimi tek tek izlerdim. Okula gelmeyen öğrencimin bizzat evine kadar gider; sorar, sorgular, ardına düşerdim…” diyor.
Sonra?
Sonra anlattıklarının, bende uyandırdığı izlenimi anlamak için beni süzüyor.
Yine gözleri doluyor.
“Din” diyor; “elbet dinsel eğitim de, cami de çok önemli. Ama önce okul, önce bilimsel eğitim…” diyor.
… …
“Varlıklı insan, verici olmalıdır. Verici insan, varlığını paylaşan, varlığını, emeğini bölüşen insan, güzel insandır…” diyor.
Başkanı olduğu AYMÖD’ün (Alanya Yardıma Muhtaç Öğrenciler Derneği) çalışmalarını anlatıyor gözleri ışıldayarak…
“Bir kitap yazma, adımı taşıyan bir okul yaptırma sevdam var…” diyor.
… …
Konu konuyu açıyor; konu futbola geliyor.
İyi bir Fenerbahçeli olduğunu bildiğim için; Pazar günü oynanan Galatasaray Fenerbahçe maçını soruyorum.
Bir teknik direktör edasıyla maçı yorumlayınca şaşırıyorum.
“Niye şaşırıyorsun ki; bugün Alanya Spor’un nüvesini teşkil eden Alanya Kale Gençlik Spor Kulübünde 12 yıl top oynadım…” diyor.
… …
Başka bir randevum olduğu için izin istiyorum.
Kalkarken de; “Bu söyleşimizi yazabilir miyim?” diyorum.
“Takdir senin…” diyor, ardından da ekliyor; “Bağış ve hayratlarımın dışında, her konuştuğumuzu yazabilirsin…” diyor.
Beni asansöre kadar uğurluyor
Ben asansörle, o merdivenlerden iniyor.
Yol boyu konuştuklarımızı düşünüyorum.
Emekli Öğretmenken tanıdığım, bu güzel insanın yüreğinin hâlâ öğretmenlikle çarptığını anlıyorum.
… …
Öğretmenler günün kutlu olsun Özkan Öğretmenim; şahsınızda tüm öğretmenlerimizin, öğretmenler gününü kutluyorum…