Otizm nedir?

OTİZM; yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan, gelişimde gecikme ya da sapmaların olduğu, 'gelişimsel sendrom” olarak tanımlanan bir nöro-psikiyatrik bozukluktur. Gelişimsel sendrom oluşu nedeniyle, yaşam boyu sürdüğü için; otizm bir...

OTİZM

; yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan, gelişimde gecikme ya da sapmaların olduğu, “gelişimsel sendrom” olarak tanımlanan bir nöro-psikiyatrik bozukluktur. Gelişimsel sendrom oluşu nedeniyle, yaşam boyu sürdüğü için; otizm bir “engel” türü olarak ifade edilir. Otizmde görülen belirtiler 3 temel grupta yer alır:

- Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk
- Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk, sembolik oyun da dahil olmak üzere hayal gücü yetersizliği
- Basmakalıp, tekrarlayıcı davranışlar; ilgi alanının kısıtlılığı ve darlığı

İlk defa 1943 yılında tanımlanan, otizmin nedeni konusunda tıp dünyasında henüz bir kesinlik yoksa da; son on yıldır yapılan araştırmalar otizmin biyolojik bir kaynağının olduğu yönünde bulgular vermektedir. Beyin yapısındaki bazı bozukluklar, beyincik gelişiminde bozukluk, gen ve kromozomlardaki sorunlar otizmin nedenleri arasında düşünülmektedir.
Görülme sıklığı on bin kişide 4 - 5 olup erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir.

OTİZM NE DEĞİLDİR?


- Duygusal yosunluk ya da emosyonel stres sonucu değildir.
- Sosyal temastan kaçınmak için inatçı bir arzu değildir.
- Anne-babanın reddinden ya da soğuk ebeveynlikten kaynaklanmaz.
- Bir ruhsal bozukluk ( akıl hastalığı ) değildir.
- Herhangi bir sınıfa özgü değildir.
- Bazı dar alanlarda özel yetenekleri olmasına karşın, otistiklerin zekaları yanlış anlaşılmıştır.
- Tamamen tedavi edilemez ama gelişme ve iyileşmeler gözlenir.

Otistik çocukların özellikleri, yetenek ve becerileri geniş bir yelpaze içinde dağılım gösterir. Otizmde, erken teşhis ve erken müdahale çok önemlidir. Ancak henüz otizme yönelik kesinleşmiş bir tedavi yoktur. Otizm yaşam boyu süren bir gelişimsel bozukluktur. Bazı belirtiler ortadan kalkabilir ve iyi bir eğitimle otistik bireylerin uyum yetenekleri ve becerileri geliştirilebilir. İlaç tedavisi; özellikle yoğun hareketlilik, uyku sorunları, yoğun davranış sorunları, yeme sorunları, kendine ve çevresine zarar veren davranışlar, sıkıntı ve kaygı gibi durumlarda kullanılır. Ancak ortak görüş; en etkin yöntemin gerektiğinde ilaç tedavisiyle de desteklenen “eğitim” olduğudur. Yaşları ilerledikçe; çevreye ilgilerinin arttığı, değişikliklere daha az direnç gösterdikleri, davranış problemlerinin azaldığı, kendilerini tehlikelerden korumaya başladıkları görülür. Otistik belirtilerin zamanla azaldığı görülse de, genelde tümden yok olmadığı bilinmektedir; sosyal beceri ve iletişimdeki sorunlar devam eder. Genelde bu çocuklar, yaşamlarının her döneminde bir ölçüde gözetime ihtiyaç duymaktadırlar. Zeka düzeyi, dil gelişimi, ailenin sosyo-ekonomik durumuna bağlı olarak, bağımsız bir yaşam ve kendine yeterli olma, bir iş sahibi olma çok az sayıda otistik için ( %1-2’si) mümkün olabilmektedir. Unutmamak gerekir ki otizm, otistik çocukların tek özelliği değildir. O da hepimiz gibi değişik yönleri olan bir kişiliğe sahiptir. Karşılaşılan her sorunu otizme bağlamak uygun değildir. Otistik çocuklara; önce bir birey gibi, daha sonra otizm belirtileri nedeniyle öğrenme becerileri engellenmiş bir çocuk gibi davranılmalıdır.