İdrak ettiğimiz Ramazan ayında, fakirin halini anlayabileceğimiz, açlığın terbiye gücünü kavrayabileceğimiz, nefsimizin üzerimizdeki ağırlığının farkına varabileceğimiz, nefis baskısından kurtulup insanlık hürriyetimizi ve Allah’a ihlâsla ibadet etme mutluluğumuzu tadabileceğimiz orucu bir kez daha tutma sevincine eriştik.
Bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir gecesinde bizi yaratan, bize bizden daha çok acıyan, bize bizden daha yakın, bizi affetmek için Ramazan ayını ve Kadir gecesini dua fırsatı olarak sunan ve yapacağımız duaları geri çevirmeyecek Rabbimize yaklaşma sevincini yaşayacağız.
Ramazan ayının Türk Milleti yanında ayrı bir yeri vardır. Ramazan ayı gelince ayrı bir heyecan başlar. Evler, caddeler, sokaklar ve camiler bu ayın gelişiyle şenlenir, Ramazan maneviyatı memleketin her köşesinde ayrı bir neşe, ayrı bir samimiyet ile teneffüs edilir. Her şeyden evvel Recep ve Şaban aylarında nafile oruçlar tutarak kendini Ramazan'a hazırlar. Ramazan ayını, elindeki varlığını Müslüman kardeşleri ve hatta gayri Müslim komşuları ile paylaşmak için bir Allah’a yaklaşma fırsatı olarak değerlendirir. Her gün iftar sofrasını fakir ve muhtaçlara açmayı mutluluk kaynağı olarak bilir. Zenginlerimiz daha fazla sevap ümidiyle vermeleri gereken zekâtlarını bu ayda verirler. Bu ayda cömertlikler doruğa ulaşır, yardımlaşmanın en güzel örneği verilir.
Bu aya mahsus olan teravih namazını kılmak memleketimizde bir başkadır. Anneler ve babalar çocuklarının ellerinden tutup camiye teravih namazı kılmaya gitmeyi adeta bayram sayarlar. Camiler çocuklarla dolar taşar. Böylece var olan birlik ve beraberlik duyguları pekişir, dargınlar barışır, ziyaretler artar, toplumumuz birbiriyle kaynaşır, en önemlisi de topluca ibadet etmenin zevkine ulaşılır. İbadetin Allah huzurunda Müslümanları birleştirdiğinin, ibadetin birlik ve beraberliğin harcı olduğunun farkına varılır.
Selman (R.A.)'ın naklettiği bir hadis-i şerifte Şaban ayının son gününde Rasûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Sizi büyük ve mübarek bir ay gölgeledi. O ay içerisinde bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. O öyle bir aydır ki, Allah gündüz orucunu farz, gece ibadetini nafile kıldı. O ay içerisinde bir hayır işleyen diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen diğer aylarda yetmiş bin farz işlemiş gibi olur. O sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. O yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bereketlenir. Ramazan'da kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu günahlarının bağışlanmasına, cehennemden azad olmasına sebep olur ve oruçlunun sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin onun sevabı kadar sevap alır." Ashap: "Ya RasûlAllah. hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz. dediklerinde şöyle buyurdu. "Allah bu sevabı oruçluyu bir hurma ile veya bir içim su, yahut bir yudum süt karışığı ile iftar ettirene de verir. Ramazan ayı öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu Cehennemden kurtuluştur. Bu ayda hizmetçisinin yükünü hafifleteni, Allah bağışlar ve cehennemden kurtarır. Ramazan ayında şu dört şeyi çok yapınız. Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisini yapmaktan da müstağni sayılmazsınız. Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet şunlardır: Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet getirmek, Allah'ı anıp istiğfar etmek. Müstağni olmadığınız iki haslete gelince; Allah'tan cenneti istersiniz, Cehennemden ona sığınırsınız.
"Kim bir oruçluya su verirse, Allah da ona havzından öyle bir şerbet verir ki, artık Cennete girinceye kadar hiç susamaz."