Ortadoğu politikamız iflasta

DÜNYADA bir tek dostumuz kalmadı. Türkiye'nin başına bir bela gelse, Birleşmiş Milletlerdeki beş daimi üyeden birisinin bize sahip çıkması bugün için mümkün gözükmüyor. ABD, Mısır'la İsrail'e, Rusya da Yunanistan ve Suriye'ye...

DÜNYADA

bir tek dostumuz kalmadı.

Türkiye’nin başına bir bela gelse, Birleşmiş Milletlerdeki beş daimi üyeden birisinin bize sahip çıkması bugün için mümkün gözükmüyor.

ABD, Mısır’la İsrail’e, Rusya da Yunanistan ve Suriye’ye sahip çıkıyor.

Orta Doğu’da İran’la çıkarlarımız çeliştiği halde, uluslararası arenada İran’a karşı belli yaptırımlar gündeme geldiğinde biz İran’a sahip çıktık.

Bugün İran, hem ABD, hem de AB ile olan çelişkilerini ortadan kaldırarak ilişkilerini büyük ölçüde düzeltirken, biz geçmişte iyi olan ilişkilerimizi bozmakla meşgulüz.

Irak ve Suriye’deki savaş ortamında, özellikle El Kaide çizgisindeki Sünni IŞİD’in gündeme gelmesiyle, İran’ın Şii çizgisi ve Kürt hareketi uluslararası arenada sempati toplarken, ülke içindeki kimi siyasetçilerimizle, uluslararası basının Türkiye’yi IŞİD’in destekçisi gibi göstermeleri, Türkiye’yi çok zor duruma soktu.

El Kaide ile ilgili uluslararası kamuoyunda gündeme gelen İslami Fobi, bugün IŞİD eylemleri ve infaz biçiminin çirkinliği karşısında tırmanışa geçmiş durumda.

İşte bu durumda, İran’ın Şii örgütsel yapılanmaları tehlike olmaktan çıkmış, El Kaide ve IŞİD yüzünden Sünni İslam, uluslararası kamuoyunda çok daha tehlike olarak görülmeye başlandı.

Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmeye soyunan güçler, dünya kamuoyunu etkileyebilmek için, IŞİD tehlikesinden söz ederek, Kobani’yi, Oratadoğu’da stratejik anlamda önemli bir simge haline getirdiler.

Dünya basını bu anlamda, çok ciddi enformasyon ve dezenformasyon bombardımanıyla meşgul.

Bu bombardımandan en çok zarar gören ülke de Türkiye.

Medya Türkiye’yi IŞİD’in destekçisiymiş gibi gösterirken, kimi siyasilerimiz de ileriye dönük oy kaygısına dayalı olarak, Türkiye’nin IŞİD’i desteklediği iddiasında bulunarak, bir anlamda bu ülkeye ve bu ülke insanına ihanet etme aymazlığı içine girebilmekteler.

Hükümet başlangıçta IŞİD’i, PKK ve PYD’yi aynı kefeye koyarak Kobani olayına seyirci kalma akılcılığını göstermesine karşın, ülke içinden ve dışından yapılan acımasız saldırılar ve provokasyonlar karşısında fazla duramayarak, Kuzey Irak’tan Kobani’ye Peşmergelerin gitmesine müsaade etmek zorunda kaldı.

Türkiye içindeki Kobani eylemleri Türkiye’yi içten vurmak anlamına geldiği halde, AK Parti karşıtlığına dayalı fanatizmin batağına saplanmış kimi aymazlar, bilerek ya da bilmeyerek bu eylemin içinde yer aldılar.

Hükümet, İsrail karşıtlığını abarttıkça ve de ABD’ye meydan okumaya devam ettikçe ABD, Ortadoğu’da Türkiye’nin hiç de hayrına olmayacak kararlara imza atacak gibi görünüyor!

Bu durumda, bizi çok zor ve tehlikeli günlerin beklediğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

HDP ve Kandildeki PKK militanlarının son günlerde, hükümeti yani Türkiye Cumhuriyeti devletini tehdit eder şekildeki çıkışlarının nedeni, hükümetin uluslararası alanda yalnız kalması ve de bir sürü batı ülkelerinin ve de ABD’nin, Ortadoğu’da Kürt hareketlerini desteklemeyi bırakın, onlarla stratejik ortakmış gibi davranmaya başlamaları nedeniyle, HDP’li milletvekilleri sorumsuzca açıklamalar yapmaktan geri durmuyorlar.

Cumhurbaşkanımızla Başbakanımız, ülkemizin ve ülke insanımızın yararına olacak pragmatik politikalardan çok uzak, din temelli söylemlerin ağırlıkta olduğu hamasi çıkışlar içindeler.

Hükümet, Filistin-İsrail çelişkisinde, Filistin’i Türkiye’nin bir parçasıymış gibi ele alması, Filistin’de Hamas’la Filistin Kurtuluş Örgütü arasında ciddi çelişki olmasına karşın, uluslararası arenada Hamas’ı, Mısır’da dünya kamuoyuna ve ABD’ye rağmen Müslüman Kardeşler'i savunması, Suriye’de Esat karşısında net bir biçimde tavır koyarak, başka ülkelerin içişlerine direkt olarak karışma saçmalığı içine girmesinin ne denli yanlış olduğunu, bugün geldiğimiz noktadan baktığımızda, her şeyin aleyhimize gelişmesinden anlıyoruz.

Her şeye rağmen, bizim yanlış olarak gördüğümüz hükümetin bu politikaları, inşallah doğru çıkar.

Yoksa Türkiye olarak tarihimizde belki de ilk defa, bu kadar çok zor duruma düşmemiz mümkün!

1. Dünya Savaşı'nda Ortadoğu’da ve Filistin’de başımıza nelerin geldiğini, Araplar'ın nasıl bizi arkamızdan vurduklarını Başbakan bilmiyor mu?

Ortadoğu’nun bataklık olmadığı iddiasında bulunan Başbakan, inşallah ABD’ye rağmen Ortadoğu’da oynamaya çalıştığı kumarı kazanır da, toplum olarak rahat bir nefes alırız.