Orman yangınlarında can kaybı yokmuş! Binlerce can yok oldu, bu nasıl hesap

ÜLKE genelinde günlerdir devam eden orman yangınlarında 10 canımızı şehit verdikten sonra, Alanya'nın çeşitli noktalarında çıkan yangınların ardından yapılan bazı sosyal medya paylaşımları ve açıklamalar insan olarak beni derinden yaraladı.

Neymiş efendim, "Alanya yangınlarında can kaybı olmamış."

Alanya ve Gazipaşa'dan yükselen alevler, sadece ağaçları değil, koskoca bir ekosistemi, binlerce canlı yuvasını ve bölgenin endemik bitki örtüsünü de yiyip bitirdi. Haber bültenlerinde "Can kaybı yaşanmadı" anonsları yankılanırken, içimizdeki ses avaz avaz bağırıyor:

Nasıl yani?

Yanan onca can, yitip giden onca yaşam nasıl görmezden gelinebilir?

Orman yangınları, sadece kuru otları ve ağaçları tüketmez.

O ormanlarda yaşayan ayılar, keklikler, böcekler, kurtlar, tavşanlar ve adını sayamadığımız daha nice canlının yuvasıdır o yeşil örtü.

Bir ayının kendi ormanını yakmayacağı, bir kekliğin yuvasına bile bile zarar vermeyeceği, bir böceğin yaşadığı yere ihanet etmeyeceği gerçeği apaçık ortadayken, nasıl oluyor da bu yangınlar bir kıvılcımla "Kendiliğinden" başlayıp asırlık yeşillikleri küle çeviriyor?

Kurtlar bölgelerini canla başla korurken, tavşanlar ürkekliklerine rağmen doğalarını savunurken, biz insanlar olarak doğanın bu sessiz çığlığını duymak yerine, olayın maddi boyutuna odaklanıp "Can kaybı yaşanmadı" diyerek vicdanımızı rahatlatmaya çalışıyoruz.

Oysaki yanan her bir ağaçta bir canın izi var, kavrulan her bir otun, çiçeğin, çimenin de ruhu. Ve o ormanda yanıp kavrulan yaban hayvanlarının feryatları, "Can kaybı yaşanmadı" anonslarının gürültüsünde boğulup gidiyor.

Belki de artık haber bültenlerindeki o rahatlatıcı anonsların ardındaki acı gerçeği görmenin zamanı gelmiştir.

Yangınlar, sadece maddi hasara yol açan felaketler değildir; onlar, doğanın kalbine saplanan bir hançerdir.

Ve o hançerin açtığı yaralar, sadece yanan ağaçların yerine yenilerinin dikilmesiyle iyileşmez.

Asıl iyileşmesi gereken, doğanın feryadına sağır kesilen, yanan canların çığlığını duymayan vicdanlarımızdır.

Unutmayalım ki "Can kaybı yaşanmadı" demek, sadece kendimizi kandırmaktan öteye geçmez. Her bir yanan canlı, her bir yok olan yuva, içimizde bir yangın başlatmalı ve bizi bu yangınların gerçek sorumlularını aramaya, doğayı gerçekten korumaya itmelidir.

Esen kalın...