Küresel ısınma artık yalnızca bilimsel raporların konusu değil; her yaz ciğerlerimizi dağlayan orman yangınlarıyla birebir hayatımıza dokunuyor. İşte tam da bu noktada Türkiye genelinde başlatılan ve Alanya’da da geniş katılımla hayata geçirilen “Orman Benim” kampanyası, sadece bir temizlik etkinliği değil, aynı zamanda bir farkındalık seferberliğidir.
Alanya Orman İşletme Müdürlüğü’nün koordinasyonunda yürütülen bu kampanya, orman yangınlarını başlamadan durdurmanın yollarını gösteriyor bize. Yol kenarlarında, tarla diplerinde, yerleşim yerlerinin kıyısında birikmiş yanıcı maddelerin temizlenmesiyle, ormanlarımızı adeta bir zırhla kuşatıyoruz. Ama bu sadece fiziksel bir koruma değil, zihinlerdeki kıvılcımı da söndürecek bir bilinç hareketidir.
Kampanyanın en güzel tarafı ise çok sesli, çok renkli oluşu. Öğrencisinden çiftçisine, kamu görevlisinden orman köylüsüne, sivil toplumdan meslek birliklerine kadar herkes “orman benim” diyerek sahaya indi. Çünkü bu işin partisi yok, ideolojisi yok, bahanesi hiç yok. Ormanlar hepimizin.
Yetkililerin de altını çizdiği gibi, bu kampanya yalnızca yangın riskini azaltmıyor, aynı zamanda doğaya karşı duyulan sevgiyi, çevreye olan sorumluluğu yeniden hatırlatıyor bize. Zira ormana sadece yangın çıkınca değil, yangın çıkmasın diye de gitmek gerek.
Orman demek oksijen demek, yaşam demek. Ve bu yaşamı korumak, sadece orman işçisinin, sadece itfaiyenin değil; hepimizin görevi. Eğer gerçekten “Orman Benim” diyorsak, elimizi taşın altına koymaktan çekinmemeliyiz.
Bugün bir çöpü yerden almak, bir sigara izmaritini doğaya atmamak, ormanda ateş yakmamak belki küçük birer hareket gibi görünebilir. Ama her büyük yangın, küçücük bir kıvılcımla başlamıyor mu zaten? Kalın sağlıcakla.