2002
yılında ülkemizin bütünlüğüne kasteden dış destekli bölücü terör bitme noktasına gelmişti. Terör örgütü dağılmış, devletimiz ise bölgede tamamen duruma hakimdi. Ancak 2002 yılından itibaren işbaşına gelenler uyguladıkları yanlış politikalarla, dahası verilen tavizlerle daha da önemlisi “Açılım” masalı ile bugünlere geldik. Uluslararası şer odaklarının maşası olan hain örgüt 2014 yılını yani “Açılım” safsatasının son sürat devam ettiği yılın en kazanımlı yıl olduğunu ve silahla elde edemedikleri kazanımları masa başında elde ettiklerini ilan ettiler. Şunu herkes kabul etmek zorundadır. Örgütü muhatap alıp sanki Kürtlerin tek temsilcisiymiş gibi masa başına oturanlar tarif edilemeyecek şekilde çok büyük tarihi hatalar yaptılar. Hatırlayınız o günlerde bunların yanlış olduğunu söyleyen feraset sahibi insanlarımız “Siz anaların ağlamasını istiyorsunuz, kan akmasını istiyorsunuz, şehit cenazelerinin gelmesini istiyorsunuz vs.” türünden itham ve iftiralara maruz kalıyorlardı.
Bugün geldiğimiz noktada demek ki yetkilileri uyaranlar haklılarmış. O günlerde bu köşeden hep yazmıştım. Bunlara taviz vermekle doyuramazsınız, siz verdikçe onlar daha fazla isteyecekler, istekleri bitmez vs. diye. Hatta siz verdikçe “Bunları vurarak aldım, o halde daha fazla vuracağım” diyecekler diye defalarca yazdım. Lütfen 20 yaşında vatan bekleyen ana kuzusuna kurşun atan ve o kurşunu atanlara sırtını dayadıklarını itiraf eden densizlerle hiç masaya oturulur mu? Hiç 50 bin kişinin katilleri ve onların sözcüleri muhatap alınıp masaya oturulur mu? Ne kadar acıdır ki bu 50 bin kişi içerisinde 500’ü de bebek. Duyun ey yetkili şahıslar, kimleri muhatap alıp da masaya oturmuşsunuz. Bugün söyledikleriniz acaba bir pişmanlığın ifadesi mi, yoksa yenilenecek seçimlerde milliyetçi oyları almak için mi?
Havadan yapılacak harekatı kara harekatı ile desteklemezseniz başarıya ulaşamazsınız. Bu askeri realite, uzmanlar tarafından hep söylenir. Demek ki Kandil’e yuvalanan bölücü hainlere vakit kaybetmeden kara harekatı yapılıp, Kandil’e girip bir daha da çıkmamak gerekir. Çünkü devlet olarak uluslararası hukuk bu hakkı bize vermektedir. Sadece Kandil değil, ordumuz Kerkük denilen Türkmen kentine de girip Türkmen kardeşlerimizin dramına son vermelidir. Zira Kerkük ve Musul’da tarihi haklarımız vardır. Buralarda bugün gelinen mevcut durum, bize müdahale hakkını tanımaktadır.
“Artık bölgeden şehit tabutları gelmiyor” diyerek bugünlerin sorumlusu olanlar, bakıyoruz da bugün herkesten fazla Milliyetçi kesildiler. Neredeyse “Ne mutlu Türküm diyene” hatta “Bir Türk dünyaya bedeldir” dahi diyecekler. Hayret doğrusu, gözlerim yaşardı! Beyler kusura bakmayın, masum değilsiniz. Çıkardığınız yasalarla, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağladınız. Onların tavsiyelerini ve icraatlarını ‘Çözüm süreci zarar görür’ gerekçesiyle hep geri çevirdiniz. Eleştirenlere ise olan hakaret ve iftiraları yaptınız.
Türk Devleti asla yıkılmaz. Bunu bekleyen eşkıya ve destekçileri boşuna heveslenmesinler. Şehit anası, babası ne diyor: “Gerideki evlatlarımı da vatana veririm, vatan sağolsun.”
Vatandaşlar Genelkurmay Başkanlığı’na “Beni askere alın” diye müracaat ediyor. Yani nasıl bir millete sahip olduğumuzu iyice anlasınlar ve görsünler. Daha fazla vakit kaybetmeden, bir an önce kahraman ordumuz Kandil ve Kerkük’e girmelidir, hem de bir daha çıkmamak üzere.