Son günlerde sokakta, pazarda ya da bir parkta dinlenirken... Kime kulak versek, hep aynı hüzünlü hikâyeye şahit oluyoruz. Bu hikâyenin kahramanı, ömrünü bu ülkeye hizmet ederek geçirmiş, alın teriyle çalışmış ve artık dinlenmeyi hak eden emeklimiz. Ancak ne yazık ki, bugün emeklilik, huzurdan çok çaresizlik anlamına geliyor.
Emeklilerimizin sesini yükselten en büyük feryat, hayat pahalılığı ve özellikle de konut kiraları.
Emekli Maaşı Ev Kirası: Acı Bir Denklem
Bugün Türkiye'de ortalama bir ev kirası, birçok emeklimizin eline geçen maaşın tam iki katına ulaşmış durumda. Bu, basit bir ekonomik dengesizlikten öte, insani bir dramdır.
Düşünün: Bir emekli, ay başında eline geçen paranın tamamını hatta daha fazlasını sadece başını sokacağı bir çatı için vermek zorunda kalıyor. Geriye kalan faturalar, gıda, ilaç masrafları ne olacak?
Cevap net: Yokluk.
Çaresizlik içindeki emeklimiz, kirasını ödemek için ya çalışmaya devam ediyor, ya çocuklarına el açıyor ya da en kötüsü, dört duvar arasında sessizce gözyaşı döküyor. Bu insanlarımız, gençliklerini ve enerjilerini tükettiği bir devletten şimdi sadece onurlu bir yaşam talep ediyor. Bu talep, lüks değil, haktır!
Enflasyonun Gölgesinde Kalan Geçim Savaşı
Açıkça konuşmak gerekirse, mevcut emekli maaşları, ülkenin içinde bulunduğu yüksek enflasyonist ortam karşısında tamamen erimiştir.
Güncel ekonomik veriler ve yaşam maliyeti göz önüne alındığında, bugün bir emeklinin insanca yaşayabilmesi için gereken asgari tutar, artık herkesin dilinde: En az 30 bin TL.
Bu rakam, bir dilek ya da bir lütuf değil, temel gıda, barınma ve sağlık masraflarını karşılayabilmek için zorunlu bir alt sınırdır. Milyonlarca emeklimizin bu gerçeği haykırması boşuna değildir. Hükûmet, bu feryadı net bir şekilde duymalıdır.
Peki Hükümet Ne Yapacak?
Çaresizlik içinde göz yaşı döken emekli için ne yapacak hükûmet? sorusu, bu köşe yazısının en can alıcı noktasıdır.
Bu durum, kısa vadeli 'yama' zamlarla geçiştirilemez. Kalıcı ve kapsayıcı çözümler üretilmelidir:
Enflasyona Endeksli Gerçek Artış: Emekli maaşları, TÜİK verilerinden bağımsız, piyasadaki gerçek gıda ve kira enflasyonuna endekslenerek derhal güncellenmelidir.
Kira Desteği Mekanizması: Büyükşehirlerde ve yüksek kira bölgelerinde yaşayan dar gelirli emeklilere yönelik, doğrudan kira sübvansiyonu (destek) modeli hayata geçirilmelidir.
Sosyal Konut Seferberliği: Devlet, uzun vadede emeklilere özel, düşük maliyetli veya kiralık sosyal konut projelerini hızlandırmalıdır.
Emeklilerimiz, bu ülkenin temel direğidir. Onların huzur ve refahı, toplumun vicdanını ve geleceğe olan inancını temsil eder. Bir devletin en büyük zenginliği, yaşlısına verdiği değerdir.
Hükümeti, bu insani kriz karşısında, bir an önce somut adımlar atmaya ve emeklinin gözyaşını silmeye davet ediyorum. Unutmayalım ki, onurlu bir emeklilik, onurlu bir milletin en temel göstergesidir.