Kırık terimini kemik bütünlüğünün bozulması şeklinde tanımlayabiliriz. Kırıklar darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşur. Ağrı, morarma, çürük, şişlik, şekil bozukluğu ve hareketlerin kısıtlanması gibi bulgular vermektedir.Kırık aynı zamanda beraberinde bazı olumsuzlukları da getirir. Bunlar:- Yakınındaki damar, sinir, kaslarda yaralanma ve sıkışma. ( Kırık bölgede nabız alınamaması, soğukluk, solukluk, aşırı, hassasiyet)- Parçalı kırıklarda kanamaya bağlı şok.- Açık kırıklarda enfeksiyon riski görülebilirÖnkol, deyince aklımıza dirsek ile el bileği arasında bulunan radius ile ulna kemikleri gelir. Üst tarafta humerus dediğimiz kol kemiği, aşağıda ise 8 tane küçük kemikten oluşan el-bileği kemikleri ile komşuluk yapmaktadırlar.Radius ve ulnanın alt uç kırıkları en sık görülen kırık şeklidir. Cerrahiye gerek olup olmadığı kırığın yeri, bir ya da her iki kemikte kırık olup olmadığı, parçalanma miktarı, yer değiştirme, açılanma ve kırığın açık veya kapalı oluşuna bağlıdır. Ortopedik travmadaki tüm durumlarda olduğu gibi, her iki önkol kemiği kırık hastalarda da dikkatli değerlendirme yapılması şarttır. Hastanın başka yaralanmasının olup olmadığı veya sadece izole bir önkol kırığının mı olduğu ve kırığın yaralanma mekanizmasının anlaşılması önemlidir. Yumuşak doku yaralanmasının da derecesi belirlenmelidir. Kapalı kırıklarda bile hafif, orta ve şiddetli yumuşak doku yaralanmasının arasındaki fark iyi anlaşılmalıdır. Hiç yer değiştirmesi olmayan önkol kırıklarının 3-4 hafta alçıda kaldıktan sonra yer değiştirmeye uğradığı görülebilir.Görüldüğü gibi bu konu gerçekten çok karmaşıktır. Özellikle sporcularda radius alt uç kırıkları yüksek enerjili travmalarla oluşur. Mutlaka çok iyi değerlendirilmeli ve bu konu ile ilgili bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.KIRIK İYİLEŞMESİNİ OLUMSUZ ETKİLEYEN FAKTÖRLERYüksek enerjili travmalar ve geniş yumuşak doku hasarı bulunması, kırık uçların birbirinden ayrılması, araya yumuşak dokuların girmesi, besleyici damarların hasar görmesi, cerrrahi tamir yapılmışsa aşırı hasar ve yumuşak doku hasarı yapılması, kırığın transvers, parçalı veya segmenter olması (spiral ve oblik kırıklar daha çabuk kaynar) , açık kırık olması, ameliyat başarısızlığı, iyi stabilizasyon yapılmaması, yeterli süre sabitleme yapılmaması, kırık yerinde enfeksiyon olması, hastanın ileri yaşta olması, eklem içi kırık olması (sinovyal sıvının kırık iyileşmesini bozucu etkisi nedeniyle), kemikte önceden var olan patolojik bir durum olması, beslenme ve sağlıklı metabolizmayı etkileyen her türlü sistemik hastalık (diabet, sistemik enfeksiyonlar, anemiler vb), kemoterapi, radyoterapi, sigara bağımlılığı (nikotin) ve kortikosteroidler kırık iyileşmesini olumsuz etkiler.KIRIK İYİLEŞMESİNİ OLUMLU ETKİLEYEN FAKTÖRLEROlumsuz etkileyen faktörlerin tam tersi durumların olumlu etkilemesinin yanı sıra; elektrik akımları, manyetik alan, ultrason, hiper barik oksijen uygulamaları, düşük kuvvette lazer uygulaması, anabolik steroidler, D vitamini, kalsitonin, parathormon, prostoglandinler, büyüme hormonu, büyüme faktörleri , kafa travması , ameliyatla uygulanan kemik grefti, gen tedavisi olumlu etkileyen faktörlerdir.KIRIK SONRASI FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYONDüşme veya kaza sonrası oluşan bir kırık, kimi zaman alçıya alınır, kimi zaman da eğer parçalı kırık ise önce vidalarla stabilize edilir ve sonra atele alınır.Tedavi sonrası alçı çıkarıldıktan sonra rehabilitasyon süreci başlar. Rehabilitasyon tedavinin bir parçasıdır ve mutlak yapılmalıdır. Sporcularda bir müddet daha koruyucu splint kullanılması yararlıdır.İyileşme süreci kırığın tipine, hastanın yaşına ve rehabilitasyon sürecine bağlıdır.Kırık sonrası genelde uzun bir tedavi süreci başlar ve özellikle alçı çıkarıldıktan sonra hasta fizik tedavi görmesi gerektiğini anladığında morali bozulabilir. Alçılama yapılan veya platin takılan hiç fark etmez, kırık hastalarının %90’ı muhakkak fizik tedavi ihtiyacı duyar. Eğer işi şansa veya kadere bırakıp kendi başına açılmasını beklerseniz ileride telafisi çok zor olan veya telafisi olmayan durumlarla sonuçlanabilir.Alçı sonrası çevre kaslar zayıfladığından, bunlar güçlendirilmeli ve eklem kısıtlılıkları açılmalıdır. Zayıflayan kasların kuvvetlendirilmesi manuel olarak, kum torbası gibi ağırlıklarla veya dirençli lastiklerle yapılabilir. Kuvvetlendirmede uygulanan direnç ve ağırlıkların şiddeti tedrici olarak arttırılmalı ve hastada ek bir komplikasyon yaratılmamalıdır.Eklemde meydana gelen kısıtlılıklarda ise başta germe olmak üzere Avrupa’da çok kullanılan ülkemizde de uygulanmaya başlanan manuel terapi yöntemleri vardır.Bu yöntemler eklemi mobilize etmeye ve limitasyonları açmaya yarar. Mulligan Konsepti, Osteopati, Kayropraktik ve Cyriax ülkemizde en sık uygulanan yöntemlerdir.Çok tercih edilme sebepleri genelde ağrısız ve çabuk sonuca ulaştırabilmeleridir.Dolaşımı aktivite etmek için fizik tedavi uygulamaları kullanılır.37 dereceyi aşmayan girdap banyoları, parafin, sıcak su torbaları bunlardan birkaç tanesidir.Ağrıyı azaltmaya yönelik de elektroterapi uygulamalarından TENS’i kullanabiliriz. Tedavi duruma göre 1-3 ay arası devam eder.İyileşme süreci boyunca el bileği çevresindeki zayıf kaslara destek olmak ve eklemi doğru hareket paterninde çalıştırmak için kinezyolojik bantlama teknikleri de kullanılabilir. Böylece hareket sırasında zayıf kaslara aşırı yük binmesi engellenir ve bir nevi koruyucu bir görev de üstlenir.Şartlar ne olursa olsun tedavi sürecine hastanın aktif katılımı çok önemlidir ve tedavi süresince kurallara ve ev programlarına uyulmalıdır.Bununla birlikte eğer kolu alçılı vaziyette bu yazıyı okuyan okurlarımız varsa her alçı sonrası yukarıdaki tablonun yaşanmadığını, ihtiyaçların ve uygulamaların kişiden kişiye değiştiğini de hatırlatmak isterim.BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?Bir insan ömrü boyunca:- 200 milyon soluk alıp verme,- 1 milyar kalp atışı,- 300 milyon mide kasılması,- 20 milyar göz kırpması gerçekleştirir.