DAMLATAŞ’IN, daha doğrusu Güzelyalı Caddesi’nin eski halini bilenler anımsar. Burada, zemini önce toprak sonra çim olan ve “Fikri Öztürk Futbol Sahası” olarak bilinen bir spor kompleksi vardı.
Alanyaspor’un (faal haldeyken) Milli Egemenlik Stadyumu’nda maç yaptığı günlerde, Damlataş’taki bu sahada örneğin Türklerspor ile Kestelspor’un amatör küme maçları yapılırdı.
1989-1999 yılları arasında Alanya Belediye Başkanı olan Cengiz Aydoğan zamanında bu saha amatör küme maçlarına ev sahipliği yaptı.
Türkler’den, Kestel’den, Avsallar’dan, İncekum’dan ve diğer beldelerden hafta sonu minibüslerle gelen yüzlerce taraftarın çıkardığı gürültünün (!) bölgedeki otel sahiplerini rahatsız ettiği, bu sahanın başka bir yere taşınması yönündeki taleplerin ise bu bölgede oteli olmayan Aydoğan tarafından sürekli geri çevrildiği iddia edildi.
Ancak 1999’da Belediye Başkanı seçilen ve bölgede hem kendisinin hem de akrabalarının oteli bulunan Hasan Sipahioğlu, göreve gelir gelmez Fikri Öztürk’ü kapatacağını, başka bir yere de taşımayacağını, bölgede oteli olan turizmcilerin aralarında para toplaması halinde bu sahaya harika bir park yaptıracağını duyurdu.
Dediğini de yaptı.
Bölgedeki belli başlı otelcilerden (iddiaya göre) 500 bin TL’ye yakın para topladı, “Madem parayı verdiniz, bari parkın ismine de siz karar verip bana bildirin” dedi.
500 bin TL’ye gerçekten de harika bir park yaptırdı, fakat otelcilerin “İsmi Damlataş, Kleopatra veya Güzelyalı olabilir” demesine rağmen, belki de başkanlık hayatının (kendince) en önemli projesi olan Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi’ni yaptırma taahhüdünde bulunan Nimet-Abdurrahman Alaattinoğlu’nun isimlerini bu parka verdi.
E tabi parkın yapılması için parayı bayılan otelciler bu işe bozuldu, fakat biri hariç tamamı “Kan kusarız ama kızılcık şerbeti içtik deriz” misali, bu durumu sineye çektiler.
O biri, Sipahioğlu’nun öz amcaoğlu Adnan Sipahioğlu idi.
Adnan Sipahioğlu biraz maraza çıkardı fakat daha sonra (iddiaya göre) onun da gönlü, Belediye Sosyal Tesisleri yanındaki Filika Garden Restoran’ın ihalesi (tamamen yasal yollarla) verilerek alındı.
Duyumlarıma göre, Damlataş’taki otelciler arasında şimdi yeni bir sorun başlamış.
Damlataş’ın özellikle Sipahioğlu’na ait Gardenia Otel’in karşısına denk gelen eski mezarlık önündeki yolun bölgede hiçbir dükkân olmaması yüzünden gece yarısı hayli karanlık olduğunu, bu bölgenin otoyol lambaları yerine daha modern ve yerden daha alçak lambalarla aydınlatılmasını isteyen otelcilerin talebini Sipahioğlu “Bir şartla kabul ederim” demiş.
“Deneme amacıyla örnek ve modern tek bir sokak lambası takacağız. Gece aydınlatıp aydınlatmayacağına bakacağız. ‘Okey’ derseniz Damlataş’ı boydan boya bu lambalarla donatacağız. Ama bir tek şartla! Parasını siz verirseniz” diye de eklemiş.
Bu bilgileri çok sağlam bir kaynaktan duydum.
Ve Sipahioğlu’nun uygulamaları konusunda ikiye bölündüm.
BİRİNCİSİ: İçimdeki melek, “Helal olsun Hasan Bey’e. Belediyenin kasasından tek kuruş çıkarmadan kendisinin ve akrabalarının otellerinin önünü yine otelcilerin maddi imkânlarıyla aydınlatacak” diyor.
İKİNCİSİ: İçimdeki şeytan, “İçtiğimiz suyun boru parasını, kaldırımın maliyetini bile vatandaştan toplayıp ‘Pamuk eller cebe’ dönemini başlatan Hasan Bey, ‘Pamuk eller cebe’ uygulamasına kel alıştı” diyor.
Siz ne diyorsunuz bilmiyorum.
Ve yorumu size bırakıp sessizce çekiliyorum.