Olacak şey değil!

Fatih Altaylı'nın TEKE TEK programına katılan Osman Pamukoğlu'nun söyleşisini baştan sona kadar çok dikkatli bir biçimde izleyen ve dinleyenlerden birisiyim. Sayın Pamukoğlu daha önceki söyleşilerinde sürekli kendisini öne çıkarıyordu....

Fatih Altaylı’nın TEKE TEK programına katılan Osman Pamukoğlu’nun söyleşisini baştan sona kadar çok dikkatli bir biçimde izleyen ve dinleyenlerden birisiyim.

Sayın Pamukoğlu daha önceki söyleşilerinde sürekli kendisini öne çıkarıyordu.

Bu söyleşide, kendisinden az söz ederken, uzmanlığıyla ilgili birikimiyle birlikte, bu konuyla ilgili araştırmalarına çok daha fazla yer verince, söyleşi çok daha anlamlı bir hale geldiği için, oldukça da yararlandığımı söylemeliyim.

Söyleşide, sosyoekonomik ve politik konularla birlikte askeri strateji ve taktiklere de yer verdi.

Askeri açıdan değerlendirmeleri dikkat çekiciydi.

Sosyoekonomik ve politik değerlendirmeleri, uzmanlık konusu dışında kaldığı için, beni fazla etkilemediği gibi, tespitlerinin çoğuna da katılamıyorum.

Hakkari’nin elden çıktığı tespiti düşündürücü!

Tabii ki, bu değerlendirme, Hakkari’nin Türkiye sınırları dışına çıktığı anlamına gelmez ama, burasının yönetilemez konumda olduğu anlamına gelebilir!

Tıpkı, 1980 öncesinin kurtarılmış bölgeleri gibi bir durumdan söz edilebilir.

Sayın Başbakan’la sayın Pamukoğlu arasındaki tartışmaya girecek değilim.

Pamukoğlu’nun kaygıları, tespitleri ve öngörülerinin ne denli tutarlı olup olmadığını zaman içinde anlayacağız.

Başbakan’nın tepkisini de anlayışla karşılamak gerekir.

Ben yine de Pamukoğlu’nun deneyim ve birikimlerinden yararlanılmasında yarar görüyorum.

Beni şaşırtan, Başbakan ve Pamukoğlu arasındaki polemikten ve Pamukoğlu’nun ilginç tespitlerinden çok, 9 Ağustos tarihinde Vatan Gazetesi yazarlarından Güngör Mengü’nün, Pamukoğlu’nun söyleşinden yola çıkarak, ortaya koyduğu değerlendirmedeki akıl almayacak ölçülere varan konuyu çarpıtmasıydı.

Bir yazar, siyasi ya da ideolojik tercihlerine göre bir olayı, gelişmeyi ya da konuşmayı şu ya da bu şekilde yorumlayabilir ama, bir söyleşide bir kişinin konuşmasındaki bir yaklaşımı ters yüze çevirmesi olacak şey değil.

Sayın Pamukoğlu, bu tür mücadelelerde, dünyadaki önemli savaşlarda, nasıl başarı kazanıldığını tarihi örnekler vererek anlatmaya çalıştı.

Almanya ve Rusya örneğine değinirken, Rusların Şeyh Şamil’i yakalayabilmek için, bir yüzbaşıyı Savunma Bakanı yapıp, üst düzey generalleri tasfiye ederek nasıl başarı kazanıldığını birkaç örnekle dile getirdi.

Sayın Pamukoğlu bu tür savaşların kazanılmasında, genç, gözü kara, zeki subaylara ihtiyaç olduğunu söylerken, Sayın Mengü yazısında hiç bu konulara değinmezken, son bölümünde, Türkiye’de generallerin tutuklu bulunmasının başarısızlığın nedenlerinden birisi olarak göstermeye çalışması düşündürücüydü!

Pamukoğlu bir anlamda yaşlı paşaları eleştirirken, Mengü, paşaların tutuklu olmaları nedeniyle başarısız olunduğunu ima etmeye çalışıyor.