Öfkeye yenik düşmeyelim

Atalarımız ne kadar güzel söylemiş: 'Öfkeyle kalkan, zararla oturur.” 'Haklı gerekçelere dayansa da refleks tepkiler duyguların ürünüdür. Düşünerek gösterilen tepkilerse, aklın ürünüdür. Akıl hata yapmaz ama duygular yapabilir.”...

Atalarımız ne kadar güzel söylemiş: “Öfkeyle kalkan, zararla oturur.”
“Haklı gerekçelere dayansa da refleks tepkiler duyguların ürünüdür. Düşünerek gösterilen tepkilerse, aklın ürünüdür.
Akıl hata yapmaz ama duygular yapabilir.”
Her terör eylemi sonrasında belli tepkiler ortaya koyuyoruz. Bu tepkilerin bazılarında aklımızı öne çıkarırken önemli bir bölümünde aklımızı öteleyerek duygularımızla hareket ediyoruz.
Tabii ki, duygularımızın önüne geçemediğimiz zamanlar da olabilir ama yine de her olay ve gelişmede aklımızı öne çıkartmanın özel çabası içinde olmalıyız.
Kargaların kılavuzluğundan özellikle kaçınmamız gerekir.
Kinciliği ile tanınan karakargaların, öfkemizi mudullayarak, bizi belli yanlışlara sürükleyebileceklerini de hiç akıldan çıkartmamak gerekir.
İnsanlıkla ilgisi kalmamış teröristlerin kalleşçe ortaya koydukları eylemlerde verdiğimiz şehitler karşısında, çileden çıkmayan, üzüntü duymayan, insanlık duygusunu kaybetmemiş tek bir bireyin bile olabileceğini düşünemiyorum.
Kaddafi gibi bir canavarın öldürülme şekli bile hepimizi üzdü.
Bırakın ülke genelindeki terörü kınamaya dönük eylemleri, Alanya’da bile, terörü kınama adına yapılan eylemler bölük pörçüktü.
Her siyasi yapı, oda, dernek ya da kuruluş, kendi adına ve kendi mensuplarıyla birlikte bir eylem koyma saçmalığı içine girdi.
Teröre karşı bile bir birliktelik sağlayamayan özellikle de ortak eylem düzenleyemeyen bir toplum, hangi sorunun üstesinden gelebilir ki?
Alanya’da hiçbir konuda bir bütünlük sağlanamıyor.
Alanya’nın il olması konusunda kimi destek çıkarken kimi karşı çıkıyor.
Alanya’ya yapılacak yatırımlar konusunda bile bir birliktelik sağlanamıyor, her kafadan bir ses çıkıyor.
Son yıllarda her terör eylemi sonrasında bayrak asma modası çıktı.
1955 yılındaki 6-7 Eylül olaylarında, evlerine ve dükkanlarına zarar verilmesinden ve saldırıya uğramaktan endişe eden Rumların, evlerini ve dükkanlarını bayraklarla donatmaları hiç aklımdan çıkmadığı için, her terör eylemi sonrasında asılan bayrakları kimlerin takması gerektiği konusunda belli tereddütler yaşadığımı söyleyebilirim!
Benim gibi 70 yaşını aşmış zor yürüyebilen beyinlerin askere giderek teröristlerle çatışmayı istemeleri, eğer duygusallığın samimi tepkisi değil sırf hamaset olsun diye söylenmiş laf salatalarıysa, bu çok trajikomik bir durum!
Belli grupların toplu halde, sokaklara dökülüp, sloganlar atarak yiğitlik taslamaları, dağlarda, teröristlerin kalleşçe tuzak kurduğu alanlarda yiğitçe dolaşan askerlerimize, polislerimize bir anlamda saygısızlık olabileceği kanısındayım.
Bana göre teröre karşı en anlamlı protestoyu, Trabzonspor-Bursaspor karşılaşmasında seyircilerin ve futbolcuların gol atıldıktan sonra asker selamı vermeleriydi.
Bazı derneklerin organize ettiği terörü kınama etkinliğinde yer alan bayanların bunu bir şölen havasına dönüştürmeleri düşündürücüydü!
Eski emekli paşa Osman Pamukoğlu, ekranların karşısına çıkıp,Türk Ordusunun değil de salt kendi başarısıymış gibi geçmişe dönük anlattıkları şeyleri hep ben ve benim zamanımda diye anlatarak günümüzün kahramanlarını, asker ve polislerimizi önemsemez tavırları inanın insanın içini sızlatıyor.
Bir insan, bir eski ordu mensubu, bu kadar bencil, bu kadar kendisini beğenmiş ve sürekli kendisini yüceltip överken, bugün görev başında bulunan güvenlik görevlilerini Ordu mensuplarını, kendini öne çıkarabilme adına, geçmişle yani sözde kendi yaptıklarıyla daha doğrusu kendi anlattığı hikayelerle, bugünü mukayeseye kalkarak, bugünkü kadroları sürekli yanlış yapmakla suçlamasını bırakın, imada bulunması bile en büyük saygısızlıktır.
-DEVAMI YARIN-