Öfkenin Gölgesinde Bir Toplum – Bölüm 3

İki yazıdır öfkeden, tahammülsüzlükten, kırılan kalplerden söz ediyoruz. Peki bütün bunların sonu nereye varacak? Sürekli gerilen bir yay gibi daha ne kadar dayanacağız?

Şunu kabul edelim: Hepimiz yorgunuz. Ekonomik sıkıntılar, gelecek kaygısı, belirsizlikler… Bunların hiçbiri yokmuş gibi davranamayız. Ama yorgun olmak, birbirimizi yormayı meşru kılmıyor. Tam tersine, belki de bu yüzden daha dikkatli olmamız gerekiyor.

Bugün en çok eksikliğini hissettiğimiz şey empati. Karşımızdakinin de bizim gibi dertleri, korkuları, sabır sınırları olduğunu unutuyoruz. Herkes kendi yükünü en ağır sanıyor. Oysa bazen birinin sessizliği, bin kelimelik bir çığlıktır.

Öfke bulaşıcıdır. Bir kişinin bağırması, diğerinin sesini yükseltmesine neden olur. Sonra bir bakmışız ki ortada ne sorun kaldı ne çözüm; sadece kırılmış insanlar var. Bu yüzden biri bağırıyorsa, diğerinin susabilmesi büyük bir erdemdir. Ama biz erdemi değil, üstün gelmeyi öğrenmişiz.

Toplumsal barış büyük nutuklarla sağlanmaz. Televizyon ekranlarından verilen mesajlarla, süslü cümlelerle de olmaz. Barış; evde başlar, trafikte devam eder, sokakta görünür hale gelir. Çocuğumuza bağırmadığımızda, eşimizi dinlediğimizde, tanımadığımız birine sert davranmadığımızda inşa edilir.

Belki de yeniden bazı kelimeleri hatırlamamız gerekiyor: Rica ederim, özür dilerim, buyurun, teşekkür ederim… Bu kelimeler küçücük ama etkisi büyük. Bir toplumu ayakta tutan şey bazen yasalar değil, bu kelimelerdir.

Elbette her şey bir günde düzelmeyecek. Ama bir yerden başlamak zorundayız. Herkes başkasından değişmesini beklerse, hiçbir şey değişmez. Değişim önce insanın kendisinden başlar.

Bugün trafikte sinirlenmemeye çalışarak, evde bir tartışmayı büyütmeyerek, sokakta bir selamla… Küçük adımlar, büyük yaraların önüne geçebilir.

Öfkeyle kurulan bir toplum ayakta kalamaz. Ama anlayışla kurulan bir toplum, en zor zamanlarda bile nefes alabilir.

Belki de artık birbirimize şunu sormanın zamanı gelmiştir: Haklı çıkmak mı istiyoruz, huzurlu yaşamak mı? Kalın sağlıcakla.