Umduğum, beklediğim oldu: Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay, Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit, görevlerinden topluca istifa ettiler.
Kimse yanlış değerlendirmeye kalkmasın: TSK bu istifalarla sarsılmadı; kendine geldi! Adi suçlular gibi tutuklanan, haklarında yakalama emri çıkarılan silah arkadaşlarına sahip çıktı. Ve iktidara haddini bildirdi... Böylelikle de, AKP iktidarına alanın boş olmadığını, TSK’nin çetin ceviz olduğunu hatırlattı...
Ben nâçizane, günlerce mevcut siyasi iktidarın bir Türk hükümetinin kendi ordusu ile âdeta savaş halinde olduğunu, Komutanlarını esir aldığını yazmış ve Komutanların tavır koymalarını dilemiştim... Bu gecikince üzülüyordum... Ama Koşaner ve Komutanlar tarihi görevlerini yaptılar. Ve millet indinde bu hükümetin vereceği liyakat nişanından ve zırhlı arabalardan daha kıymetli onur kazandılar...
Toplu istifanın sebebi: “Görülen lüzum üzerine...” Lüzum da Koşaner’in veda mesajında apaçık!..
Türk Ordusu komutansız kalmaz... Koşaner’in yerine alelacele Genelkurmay Başkanlığına getirilen Orgeneral Necdet Özel, Koşaner gibi mi olacak, yoksa iktidara karşı dik duracak mı? Yoksa TSK’nin Emir-Komuta-Terfi zincirindeki zayıf halka mı olacak? Hilmi Özkök gibi mi olacak?
Genç subaylarımız “terfi yolu açıldı” diye mutlular mı? Yoksa onlar da gerektiğinde tavır mı koyarlar? Koşaner ve Komutanlara destek verirlerse milletin desteğini alırlar!
Şimdi biliyorum: TSK’nin sicilli, müzmin düşmanları, Koşaner ve Komutanların istifalarını “sivil otoriteye” başkaldırmak olarak yorumlayacaklar...
Siz onlara değil, bir süredir Komutanların suskunluğundan dolayı umutsuzluğa düşen milletin sesine kulak verin!..
Mustafa Kemal yattığı yerden herhalde Koşaner ve Komutanlara “Size bu yakışırdı” diyordur... Gerisi boş lâf...
1 Ağustos için tasarladığım yazıda, Orgeneral Koşaner’e sesleniyordum: “Şimdi tavır koymazsanız, ‘orduyu tek kurşun atmadan’ teslim edersiniz... Millet sizi bağışlamaz... Üniformalarınızdan başka kaybedeceğiniz bir şey yok!..” diye yazacaktım. Haksızlık edecekmişim. Koşaner ve Komutanlar tarihe, TSK’nin onurunu kurtaran ve düşmana teslim olmayan Komutanlar olarak geçecekler.
Türk milletinin kalbinde yerlerini bulmuşlardır. Haklarımı onlara helâl ediyorum!
KRİTİK GÜNLER
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in ve kuvvet komutanlarının istifaları konusunda yorumların bini bir paraya… “Pes ettiler” diyorlar. Hayır “pes etmediler”! Bugünün koşulları içinde yapılması gerekeni yaptılar. Alternatif, “muhtıra” vermek, müdahalede bulunmak veya “darbe” yapmaktı ama Koşaner ve komutanlar kurulu düzene sonuna kadar saygılarından TSK’nın şu sırada bu iktidar tarafından uğradığı ağır darbeler karşısında daha fazla dayanamadılar ve tavır koydular. Eğer bunu yapmasalardı tarih önünde görevlerini yapmamak vebalinden kurtulamazlardı.
Herkesin, herhalde iktidar ve yanaşmalarının, bu durumu iyi okumaları, “pes etmek” değil aciz göstermek değil, bir tavır koymak olarak değerlendirmeleri gerekir. İktidar sözcüleri “kriz yok” diyorlar. Başbakan ve diğerleri her şeyden önce Koşaner’in mesajındaki gerekçelere “uydurma” veya “hayal mahsulü” diyebiliyorlar mı? Bu durumda Koşaner ve komutanlar en doğrusunu yaptılar. Onlardan sonra gelecekler aynı direnci gösterebilecekler mi? İşte mesele bu!
Bugün YAŞ toplantısı başlıyor. Neyi merak ediyorum biliyor musunuz? Alelacele toplanan yeni komutanlar bu toplantıda dayatılacaklara karşı dik duracaklar mı, yoksa aciz içinde “pes” mi diyecekler?
Hiç kuşkunuz olmasın, bu iktidar kendisine yakın bazı subayların desteğiyle TSK’yı yeniden dizayn etmeye başlayacak. TSK’dan dengeleri, iç hizmet kurallarını alt üst etmeyi isteyecekler. Bu yeni meydan muharebesidir.
Darbe yapılmasını isteyen yok ama Koşaner ve arkadaşlarının tavrı devam ettirilmezse bundan TSK düşmanları kazançlı çıkar. Bugün ve bugünden sonraki günler TSK’nın gene hem ülkenin, hem kendilerinin hem de ordunun onurunu korumak için yeni bir zafer kazanacakları gündür.
Allah aşkına söyleyin: Bugün komutanların karşısına oturacak devlet erkanının TSK’ye yürekten bağlı olduklarını kim iddia edebilir. Böyle olunca, kritik günlerde ordunun var olup olmaması mücadelesinde “düşman” malum. Bakalım yeni Genelkurmay Başkanı dik durabilecek mi? Hâlâ dışarıda olan komutanlar ne yapacaklar?