Nereye gittiğini bilen insana dünya çekilip yol verir

ÇARŞAMBA günü yazdığım 'İyi yetiştirilmiş bir çocuk, güvenli bir gelecektir' başlıklı yazı da annenin çocuk üzerindeki rollerine değinmiştim. (Her detayı veremesem de) Bu yazımda da babanın çocuğun kişiliği üzerindeki...

ÇARŞAMBA

günü yazdığım 'İyi yetiştirilmiş bir çocuk, güvenli bir gelecektir' başlıklı yazı da annenin çocuk üzerindeki rollerine değinmiştim. (Her detayı veremesem de)Bu yazımda da babanın çocuğun kişiliği üzerindeki etkilerini ele almaya çalışacağım. Bir babanın çocuğu ile ilişki kurma biçimi, çocuk üzerinde ciddi bir etkiye sahiptir. Örnek vermek gerekirse; aşırı kuralcı, baskın, otoriter bir baba, çocukta utanç ve çekingenlik gibi kişilik özelliklerinin gelişmesine neden olacaktır. Buna mukabil aşırı sevecen olma ve boğarcasına ilgiyle çocuğun üzerinde etki yaratmaya çalışan bir baba, çocuğu sosyal uyum ve liderlik konusunda tetikleyecektir. (olumlu / olumsuz)Baba olmak, toplumsal hayat içerisinde önemli bir geçiş sürecidir. Aileye yeni bir ferdin katılacak olması esasında bir kriz (travma) sebebi olarak kabul edilirken bir de babalık rollerine alışmak, bu rolleri benimsemek kişiyi zorlayabilir. Bu nedenle baba olacak bireyin hayatını etkileyecek bu yeni role (babalık rolü) hazır olması oldukça önemlidir. (Babalık rolüne hazır olma – isteme)Buradaki hazır oluştan kastım kişinin hem psikolojik hazır olması, hem de bir çocuğun ihtiyaç duyduğu bakım, eğitim ve psikolojik destek hakkında yeterli derece de bilgi sahibi olmasıdır. Bittabi burada çok önemli olan bir diğer şey çocuğun gelişim dönemleri ve gelişim görevlerini çok iyi bilmektir. Gerek anne, gerekse baba her yaşın özelliklerini, görevlerini çok iyi bilmeli, çocuk gelişimine dair yenilikleri sıkı takip etmelidir. Babalık rolü, tıpkı annelik gibi çocuğa sahip olmayı istemekle başlar. Her iki eşin de çocuk sahibi olmaya karar vermeleri, kendilerini bu göreve hazır hissetmeleri gerekir.Ailenin temel direği olarak kabul edilen baba, esas olarak evi geçindiren, ailesini her türlü kötülükten ve zorluktan koruyan çok önemli bir 'kahraman'dır. Varlığıyla evdekilere güven veren baba, yaklaşımlarıyla da gerek anneyi, gerekse çocuğu ciddi oranda etkilemektedir.Geleneksel Türk aile yapısına baktığımızda baba; otoriter, dik ve ağır başlı, kararlarına saygı duyulan, korkulan, çocuklarıyla iletişim kurarken yüz - göz olmayan (en azından yüz – göz olmamaya gayret eden), karar verme hususunda çoğu kez anneyi aracı olarak kullanan ya da net tavrıyla kolaylıkla ‘Hayır’ diyebilen bir figür olarak karşımıza çıkar. Bu geleneksel yapı, toplumdaki değişimle paralel olarak bugün, epeyce değişmiştir. Günümüz ailelerine baktığımızda (her aile için geçerli değil, istisnalar mevcut) çalışarak baba ile terazinin aynı kefesine konan anneler, babaya ciddi ölçüde sorumluluk yüklemektedir. Şöyle ki annenin de çalışıyor olmasıyla baba, annelik rolü ve görevlerini eşiyle paylaşabilmektedir. Günümüz babaları, geleneksel babalara göre (katı, ne yaparsanız yapın haksız dahi olsa haklı benim diyen) çocuklarını daha çok dinlemekte, ihtiyaç duyulduğu her an çocuklarıyla daha çok birlikte olabilmektedirler. Bu, karşılıklı güven, saygı ve sevgi birliğini oluşturur. (Elbette ki istisnalar yok değil)Aile içinde yetişen çocuk, anne ve babasından aldığı eğitimle toplumsallaşır. Özellikle erkek çocukların gözünde baba, son derece kutsal bir varlıktır, çocuk direkt olarak babayı model alır.ÇOCUKLA İLK İLETİŞİM EŞE YARDIMCI OLMAKLA BAŞLARBaba adayının çocukla ilk iletişimi, annenin hamilelik döneminde eşine yardımcı olmasıyla başlar. Babanın gösterdiği güven ve dostluk, çocuğun karakteri ve ahlakı üzerinde etkili bir rol oynamaktadır.BİR ERKEK BABALIK ROLÜNE NASIL ISINIR?* Baba adayı ilk etapta annenin hamilelik süreci boyunca her türlü zorlukta eşine yardımcı olmalı, sürecin zorluklarını her koşulda eşiyle paylaşmalıdır. Ayrıca baba, doğum anında mutlaka eşinin yanında olmalı, doğum sonrası çocukla en az eşi kadar ilgilenmeli, banyosunu yaptırmalı, çocuğun altını değiştirmeli, uyumasına yardımcı olmalıdır. Bunları yaparken toplumsal görüşleri çok da önemsemeyin. Şu şunu demiş, bu bunu demiş, sizin çocuğunuzla iletişiminiz de etkili olmasın. Buna asla müsaade etmeyin.* Doğum sonrası, oluşması muhtemel problemlerin çözümü için baba, hamilelikten itibaren anneye gerekli psikolojik desteği sağlamalı, sevgisiyle gerek anneyi, gerekse bebeği beslemelidir. Babanın anneye verdiği destek, çocuğuna olan ilgili yaklaşımları, sevgi de cömert oluşu ilerde oluşabilecek pek çok problemi ortadan kaldıracaktır.* Baba çocuğun gözünde kesinlikle bir korku objesi olmamalıdır.* Anne ve baba belli esneklikleri bulunan, mümkün olduğunca ortak disiplin ilkeleriyle yaklaşan ebeveynler olmalıdır.* Babanın en önemli rollerinden biri, çocuğun psiko-seksüel (cinsel) gelişimi üzerindedir. (Psikoseksüel Gelişim, Freud’a göre; Oral dönem (0-1yaş), Anal dönem (1-3yaş), Allik - Fallik dönem (3-6yaş), Latent (Gizil) dönem (6-12yaş) ve Genital dönemden (12-18yaş) oluşur.) Kız ve erkek çocukların doğuştan getirdikleri kendi cinsiyet rollerine ait özellikleri, ancak sağlıklı modellerin taklit edilmesi veya izlenmesi yoluyla gelişmektedir. Babanın çocuğuna olan yaklaşımları, aile içindeki tavrı, aileyle kurduğu açık ve güvenli iletişimi, bilhassa erkek çocuğun babayla özdeşleşmesini kolaylaştırmakta ve kendi cinsiyet rolünü geliştirmesine yardımcı olmaktadır.‘ÇOCUĞUN ÜSTÜNE DÜŞMEYİN ONUNLA İLGİLENİN’* Bazı babalar, çocuklarıyla yeterli ölçüde zaman geçiremedikleri için (iş yoğunluğu vs) 'çocuğumla yeterince ilgilenemiyorum' kaygısıyla çocuklarını hediyeye boğar. Babanın eve gelmesiyle birlikte kapıya koşan çocuk, babasının gelmesinden ziyade ilgi ve sevgisini 'Baba, bana ne getirdin' diyerek getirdiği nesneye yoğunlaştırmaktadır. Oysa her gün bir oyuncak getirmek yerine çocuğunu kucağına alıp onunla sohbet etmek, 'Günün nasıl geçti, anlat bakalım. Neler yaptın bugün?' demek gerek çocuklar için, gerekse baba için daha doyurucu olmaktadır.Sevgili babalar, bir çocuk annesiyle paylaştıklarını babasıyla da rahatlıkla paylaşabilmeli, yakın ve sıcak ilişkisini babaya yansıtabilmeli, üzüntü ve mutluluğunu annesiyle paylaşabildiği gibi babasıyla da rahatlıkla paylaşabilmelidir. Babasının kendisinden uzak 'dediğim dedik, otoriter, katı' olduğunu düşünen, hisseden çocuklar, çareyi babadan uzak durmakta bulurlar. Bu nedenle attıkları her adımda mutlaka babalarıyla aralarında büyük bir mesafe olması gerektiğini düşünürler. Bu durum onların ihtiyaç duyduklarında gerekli desteği talep etmeleri konusunda çekingen kalmalarına neden olabilir. Böyle bir durumda babaya yaklaşamayan çocuklar, ihtiyaçlarına çözüm bulacak farklı kaynaklar aramaya koyulurlar. (Sonucu tahammül dahi edemeyeceğiniz türden olabilir. Dikkat!) Özellikle çocukluk yıllarında babadan uzak büyüyen (özellikle duygusal anlamda) çocuklar, ergenlik döneminde ciddi sorunlar yaşamaktadır.Çocuğun bilişsel (zihinsel), fiziksel ve sosyal gelişimi, gelecek yaşantısı, iş ve özel hayatı, kendi aile yapısı (köken ailesinin dışında), kişisel ilişkileri hepsi ama hepsi ailesinde yaşadığı ortamın yani anne - baba - çocuk üçgeninin ortak ilişkisi sonucu oluşmaktadır.PEKİ, BİR BABA ÇOCUĞUYLA NASIL ETKİLİ İLETİŞİM KURABİLİR?* Öncelikle çocuğuyla belirli bir disiplin çerçevesinde sıcak, samimi, içten ve açık bir iletişim kurmalıdır. Esasında en önemlisi baba, anneyi çok sevmelidir. Sevgi ve sayı çerçevesinde yetiştirilen bir çocuk babasının annesine olan sevgi dolu hallerini model alarak ileride kendi ailesine de aynı şekilde davranacaktır. Sevgiyle beslenen çocuk, karşısındaki kim olursa olsun koşulsuz şartsız sevgi ve saygıyla karşılık verecektir.* Çocukla arkadaş olmak yerine çocuğa arkadaşça davranılmasında büyük yarar vardır. Ailelerin günümüzde en çok ‘çağdaş aileyiz’ tanımlamasıyla yaptıkları yanlışların başında anne baba kimliklerinden sıyrılıp arkadaşı gibi davranmaları gelmektedir ki bu kesinlikle kabul görmeyen bir davranıştır. Siz çocuğunuzun arkadaşı değil, ona onu dinleyerek yaklaşan sevgi dolu bir ebeveyn olabilirsiniz. Bu ayrımın lütfen bilincinde olunuz.* Çocuğun babasıyla ilişkisi, yerinde otorite, (kabul edilebilir disipliner yaklaşım) saygı ve sevgi içermelidir. Bir çocuk, babasından korktuğu için değil, özelikle yanlış olduğu için bazı şeyleri yapmaktan çekinmeli. (ailenin ortak yanlış olarak gördüğü, birbirleriyle paylaştığı şeyleri) Çocuklar babalarına bir şey söylediklerinde olumsuz karşılanacaklarından korkmamalıdır. Aksi takdirde çocukta yalan davranışı gözlenir ve bu davranış önlenmezse, ya da bir kez olsun görmezden gelinirse pekişir. Zamanla da bir alışkanlık haline dönüşür.* Bir baba, çocuğun her konuda sorumluluğunu almalı ve aldığı bu sorumluluğu, anne ile paylaşmalıdır.* Fiziksel ve duygusal cezadan mutlak suretle uzak durulmalıdır. (Dayak, rencide edici sözler, hakaret, küfür, kıyaslamacı tutum ve davranışlar, yergi, aşırı eleştiri vs.)* Çocuğun her istediği yapılıp, alınmamalıdır. Bu çocuğu doyumsuzluğa iter. (Yerinde ve gerekli ölçüde isteklere cevap vermek önemlidir.)* Çocuğun da bir birey olduğu ve saygıyı hak ettiği asla ve asla unutulmamalıdır. Herhangi bir konuda (özellikle aileyi ilgilendiren, aile içi ortak karar almayı gerektiren konularda) mutlaka çocuğun da fikri alınmalı ve çocuğa konuyla ilgili ne düşündüğü sorulmalıdır.* Çocuklarla inatlaşmaktan kesinlikle kaçının. İnatlaşmak; evden kaçma, okulu bırakma, derslere gitmeme gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir. (istisnalar olabilir. Bahsettiğim yeterli ölçüde olmasıdır.)* Empatik dinlemeyi başarabilmek son derece önemlidir, ikili iletişimin olmazsa olmaz kurallarındandır. (Empatik dinleme, kişinin kendisini karşısındakinin yerine koyarak dinlemesi, özellikle de anlamak için dinlemesi demektir. Empatik dinleme, iletişimin çok değerli bir anahtar davranışıdır. Empatik dinlemeyi bilen ve de başarıyla uygulayan bir kişi, karşısındaki kişiyle iletişim kurma konusunda en önemli basamağı başarıyla çıkmış demektir.) Çocuk, her ne anlatıyor olursa olsun anne, babası veya bakım vereni tarafından ilgiyle, sabırla, itinayla dinlenmelidir. Çocuğu anlamaya çalışmak ve bunu ona hissettirmek, sorunlara çocukla birlikte ortak çözümler üretebilmek de yine oldukça önemlidir.* Kişi, kaç yaşında olursa olsun yönlendirilmeye ihtiyaç duyabilir. (özellikle çocuklukta) Evde mutlaka duyarlı, tutarlı ve kabul edilebilir, net kurallar olmalıdır. Bu kurallarda esnek davranılmamalı, açık ve net olmaya gayret edilmelidir.Son olarak Üstün Dökmen hocanın önemli bir sözü ile yazımı tamamlamak istiyorum: ’Nereye gittiğini bilen insanlara dünya çekilip yol verir’ diye bir söz vardır. Biz de nereye gittiğini bilen çocuklar yetiştirelim. Mutlu günler!