Acısıyla, tatlısıyla koca bir yılı daha devirdik.
Göz açıp kapayana geldi, geçti her şey.
Ömrümüzden bir yıl daha eksildi.
Sevdiklerimizi yitirdik.
Ağladık.
Tatsız şeyler yaşadık ve yaşıyoruz.
Beklentilerimiz gerçekleşmedi / gerçekleşmiyor.
Özellikle son 20 yıldır çok kötü eller tarafından, çok kötü yönetiliyoruz.
Özelleştirme kılıfıyla 90 yıllık birikimlerimiz yok pahasına satıldı; hazinemiz yine de tamtakır…
Paramız pul oldu, yerlerde sürünüyor.
Depremler, orman yangınları, kuraklık ve corona belası sarıp sarmaladı ülkemizi…
Komşularla, sıfır sorundan; sıfır komşuya geldik.
Üzülüyor, kahroluyoruz..
Pek çok şey gönlümüzce olmadı, olmuyor.
Korkularımız, endişelerimiz var.
… …
Çocuklarımız, yeğenlerimiz, torunlarımız dünyaya geldi.
Sevindik, mutlu olduk, kabımıza sığamadık.
Partilerimiz, takımlarımız kaybetti, rakiplerimiz kazandı.
Kazananlar sevindi, kaybedenler üzüldü.
Umutlarımız, hayallerimiz, sevdalarımız vardı.
Gerçekleşmedi, mutsuz olduk.
Yani?
Yani, sıkıldığımız, bunaldığımız günler de oldu, zevkten dört köşe olduğumuz günler de…
Acılarımız da oldu, sevinçlerimiz de…
Güldüğümüz de oldu, ağladığımız da…
Sonuçta, öyle ya da böyle, koca bir yılı devirdik.
Gerçekleşmeyen umutlarımız, bir sonraki yıla ya da yıllara kaldı.
* * *
Tek tek hepimize biçilmiş bir ömür var.
Sonuçta bizler; öyle ya da böyle; bizlere biçilmiş rolleri oynuyor, bize biçilmiş ömrü dolduruyoruz.
İşin özünde insanız biz, duygularımız var.
Arzularımız, beklentilerimiz, umutlarımız, hayallerimiz, sevdalarımız var.
Bu hasletlerimiz bizi, diğer canlılardan ayırıyor.
Arzulayacağız elbet.
Beklentilerimiz, hayallerimiz, umutlarımız olacak.
Bunların gerçekleşmesini isteyeceğiz.
Hemen olmasını, bu yıl olmasını, olmadı önümüzdeki yıl olmasını isteyeceğiz.
Böyle olmasını, “umacak”, böyle olacağını “sanacağız”.
Kim engelleyebilir ki bunu?!...
* * *
Bütün bunları, bir yere gelmek için söylüyorum.
Her yılbaşında (ya da öncesinde) bir ya da birkaç yobaz çıkıyor; “Efendim yılbaşı, Hıristiyan kültürüdür, bize yakışmaz, günahtır, şöyledir böyledir…” diyor. Tıpkı, “faiz günahtır” deyip, Türk Lirası’nı, Dolar karşısında eriten ekonomi yoksunu zihniyet gibi…
Bu yılbaşı öncesinde de böyle biri(leri) çıktı.
Taşıdığı unvanı nasıl aldığı anlaşılamayan koca koca sözde profesörler(!); taşıdıkları unvanlarla bağdaşmayacak laflar ettiler.
İnanır mısınız, bu tür yobazca söylemler (yine) dillendirilecek diye, her yılbaşı yaklaştığında, hafakanlar basar bana.
Bu çağda (hâlâ) bu yobazlık, niye?
Sana ne kardeşim, size ne!
* * *
Hiç kimsenin, Hazreti İsa’nın doğumu moğumunu kutladığı yok.
Bir yıl bitiyor, yeni bir yıl başlıyor.
Siz buna “bir yıl ölüyor, yeni bir yıl doğuyor…” da diyebilirsiniz.
Kaldı ki bu inanç, bu düşünce, bize (İslamiyet öncesi) atalarımızdan geçen bir gelenektir.
Bunun, özentiyle, yozlaşmayla ne alakası var.
Hıristiyanların, her 25 Aralık’ta (31 ARALIK’TA DEĞİL, 25 ARALIK’TA) İsa Mesih’in yeryüzüne geldiği gün kabul edip, kutladığı gün ve günleri; atalarımız Türkler, asırlar öncesinde “yeniden doğuş bayramı” olarak kutlarlardı.
Atalarımızın bu bayrama verdikleri ad da “NARDUGAN” dı. (Nar, güneş; nardugan da doğan Güneş demektir.)
Atalarımız Türklerin geleneklerinde de çam ve çam süsleme geleneği vardır.
Atalarımızın (Tek Tanrılı dinlere geçmeden önceki) inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunurdu ve atalarımız buna “hayat ağacı” derlerdi. Nitekim bu ağaç motifini, (ekli resimde görüldüğü üzere) eski kilim ve halılarımız üzerinde de görebilirsiniz.
* * *
Kaldı ki, bunlar da bir yana; yeni bir yıl; yeni umutlar, yeni beklentiler, yeni heyecanlar demektir.
Ummak, sanmak, beklenti içerisine girmek, demektir.
Her yılbaşı öncesi birileri çıkıyor, fetva veriyor; her şeye maydanoz oldukları gibi buna da maydanoz oluyorlar.
“Umma!...” diyorlar, “Sanma!... Beklenti içerisine girme! Heyecanlanma! Kutlama!… ” diyorlar.
Yahu sana ne kardeşim, size ne?!...
Sana ne benim hayallerimden, umutlarımdan, beklentilerimden?!…
Kime ne?!...
Sıfatı, unvanı ne olursa olsun; kim, ne hakla, hangi mantıkla, benim insanca duygularımı yok etme hakkını kendinde görebilir ki…
Ben dün akşam, dostlarımla birlikte, eski yılın bitimini, yeni yıla girişimizi kutladım.
2022 yılının, ülkeme, çocuklarıma, torunlarıma, akrabalarıma, dostlarıma hayırlı, uğurlu olmasını diledim.
Ne oldu? Bir yerinize bir şeyler mi oldu!?...
Yeter artık, düşün bu milletin yakasından.
* * *
Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun…
Aklı başında olan tüm insanlarımızın umutlarının ve hayallerinin gerçekleşmesini ve ülkem insanının yıllar önce elinden alınan huzuruna yeniden kavuşmasını diliyorum.
TÜRK ŞİVELERİNE GÖRE YENİ YIL KUTLAMA SÖZCÜKLERİ
Altay Türkçesi Slerdi cangı cılla utkup turum!
Azerbaycan Türkçesi Yeni iliniz mübarek olsun!
Başkırt Türkçesi Hizzi yangı yıl menen kotlayım!
Çuvaş Türkçesi Sene sul yaçepe salamlatap!
Füyu Kırgızcası Naa cılıngar guttug bolsun!
Gagauz Türkçesi Yeni yılınızı kutlerim!
Hakas Türkçesi Naa çılnang alğıstapçam sirerni!
Karaçay-Malkar Türkçesi Cangı cılığıznı alğışlayma!
Karakalpak Türkçesi Canga cılıngız kuttı bolsın!
Karay/Karaim Türkçesi Sizni yanhı yıl bıla kutleymın!
Kazak Türkçesi Janga jılıngız kuttı bolsın! veya Janga jılıngız ben!
Kırım Türkçesi Yangı ılıngız kaırlı (veya mubarek) olsun!
Kırgız Türkçesi Cangı cılıngız kuttu bolsun!
Kumuk Türkçesi Yangı yılıgız kutlu bolsun!
Nogay Türkçesi Yanga yılıngız men!
Özbek Türkçesi Yengi yılıngız mübarek bolsun!
Sarı Uygurca Türkçesi Ak éy yahşi mo!
Şor Türkçesi Naa çıl çakşı polzun!
Tatar Türkçesi Sezne yanga yıl belen tebrik item!
Tuva Türkçesi Caa çıl-bile bayır çedirip or men!
Türkiye Türkçesi Yeni yılınız kutlu olsun!
Türkmen Türkçesi Teze yılınızı gutlayaarın!
(Irak Türkmenleri) Yengi iliyiz (iliwiz) mubarak olsun!
Uygur Türkçesi Yengi yılıngızğa mübarek bolsun!
Yakut Türkçesi Ehigini şanga sılınan eğerdeliibin!