Namus değil gelir sorunu

DÜN Yeni Alanya'nın manşetini okudum ve şok oldum. Bir evlat, sırf annesi ile ilgili çeşitli dedikodular duydu diye annesinin kafasına ve göğsüne üç kurşun sıkmış. Bir insan nasıl annesinin başına, sırf kendisi hakkında dedikodu...

DÜN Yeni Alanya’nın manşetini okudum ve şok oldum. Bir evlat, sırf annesi ile ilgili çeşitli dedikodular duydu diye annesinin kafasına ve göğsüne üç kurşun sıkmış.
Bir insan nasıl annesinin başına, sırf kendisi hakkında dedikodu duydu diye üç kurşun sıkabilir?
Nasıl o tetiği çekebilir?
Eğer hayatından hiç bir anlamda tatmin olmuyorsa, bütün hayatı “insanların o ve ailesi hakkında ne konuştuğu” üzerine dönüyorsa, rahatlıkla çeker.
Hem de o kadar rahatlıkla çeker ki, şaşırır kalırsınız.
Dünyanın refah düzeyi yüksek hiç bir ülkesinde bu tür olaylar yaşanmaz.
Bir toplumun insanları ne zaman kendi hayatlarından, kendi gelir düzeylerinden tatmin olmazlar, o zaman bu tür “dedikodu yapma, dedikodudan aşırı rahatsız olma” gibi mevzular toplumu kanser gibi kemirmeye başlar.
Bu durumun, bu cinayetlerin tüm sorumlusu, bu insanlara iş sağlamakta başarısız olan, insanların bu raddeye gelmesine sebep olanların ta kendisidir.
Eğer insanlara en azından orta düzeyde ihtiyaçlarını giderebilecekleri kadar gelir sağlansa, en azından yiyecek-giyecek-ulaşım gibi temel konulardaki harcamalarını rahat rahat yapabilseler, sizce bu kadar çok namus cinayeti olur mu?
İnsanlar dedikodu yapmaya bu kadar vakit ayırır, dedikoduya annelerini öldürebilecek kadar kafalarını takarlar mı?
Kendi hayatından memnun olmayan insan başkaları hakkında konuşur.
Eğer o başkaları da kendi hayatlarından memnun değilse, bunun verdiği agresiflikle bu dedikoduya cevap verir.
Üstelik acısını dedikoduyu yapanlardan değil, dedikodunun hedefi olan insandan çıkarır.
Diğer bir yandan, geçtiğimiz aylarda kadınların acil durumlarda basabileceği bir “acil durum butonu” çıkarıldı emniyet tarafından.
Ancak bu tür olaylarda hiç bir düşüş olmaması gösteriyor ki bu buton da kadına karşı şiddette hiç bir işe yaramamış.
Bu olaydan iki ders çıkarmamız gerekiyor:
Birincisi, bu tür dedikodu cinayetlerinin bitmesi tamamen yetkililere bağlıdır.
Ülkedeki refah düzeyi ne zaman yükselir, o zaman bu tür olaylarda gözle görülür bir düşüş görürüz (ki bu da hiç bir zaman olmayacak bir şey).
İkincisi, buton çıkmış olmasına rağmen kadına şiddette hiç bir azalma yok, aynı rahatlıkla kadına şiddet uygulanabiliyor.
Bu kafayla Türkiye'de daha çok “dedikodu cinayeti” işlenir, benden söylemesi...