Hayatımız ne zaman tükenir? Ne zaman olduğumuz yerde kalırız? Tüm bu soruların cevapları hakkında var mı bir fikri olan? İşte, sizler için maddeleştirdiklerim;
Hayalini kurduğumuz şeyin son anına kadar geldiğimizde bütün duygularımızı aştığını öğrendiğimiz zaman,
Kendimiz için değil de bir başkaları için yaşamaya başladığımız zaman,
Yaptığımız işte endişelenmeye, korkmaya başladığımız zaman,
Bir sonraki adımı düşünmekten, şuanın tadını çıkarmayı unuttuğumuz zaman,
Kim olduğumuzu unuttuğumuz, egolarımızın teslimiyeti altına girdiğimiz zaman,
Dinlenmeyi ve kendimize vakit ayırmayı unuttuğumuz zaman,
Haddinden fazla yükün altına girdiğimiz zaman,
Neşemizi kaybettiğimiz zaman,
Neyle ve nasıl mutlu olacağımızı bildiğimiz halde ısrarla yaptığımız hatalardan vazgeç(e)mediğimiz zaman…
Bu şekilde sıralayabileceğimiz o kadar çok şey var ki aslında… Tüm bunların pençesi altına düşerek yavaş yavaş tükeniyoruz. Herkesin hayattan beklentisi aynı değil. Bir çarkın içinde fare misali döndükçe döneriz ve nedense her zaman aynı yerde kalır, hiçbir yere varamayız, varamadıkça da tükeniriz. Herkesin dayanma gücü aynı değil, herkesin başarı anlayışı aynı değil. Kimileri güne huzurlu ve neşeli devam etmek ister ve her ne olursa olsun hiçbir şey, hiç kimse bizden daha değerli değildir.
Düşünmek, her zaman düşünmek gerekiyor. Gerçekten mutlu olmak için ihtiyacımız olan şey ne? Hayatımızda memnun olmadığımız şey veya şeyler ne? Başarı zannettiğimiz acaba gerçekten de başarı mı? Mutlu olan; çok çalışıp çok para kazanıp çok alkışlanan mı; yoksa bunlara hiç gerek duymadan anını yaşayan mı? Yanımızda en çok istediğimiz arkadaşlar kimler? Zihnimizi nasıl susturabiliriz? Dünya kocamansa biz neden küçücük sebepsiz olan şeyleri kafamıza takarız?
Her şeyi bir kenara bırakıp, hayatlarına sıfırdan başlayanlar çok mutlu olabilirler mi? Bütün bunlardan kurtulmak için milyonlarca kilometre uzağa mı gitmek lazım? Bunların hepsinin cevabı bizde... Hayatımızı masaya yatırıyoruz. Onca emek verdiğimiz, uğraştığımız, koşuşturduğumuz şeyleri sorgulamaya başlıyoruz; oysa ne çok şey var yapabileceğimiz… Değişim şart, bir kere... Mesela, kursa yazılmak… Öyle boş boş oturup dizi seyretmekten ve de twitter’de onun bunun hayatını takip etmekten pek tabii daha iyidir.
Tükenmeyelim, tüketmeyelim hayatımızı; bir durup düşünelim bence para harcamaya gerek duymadan yapılacak yaparken de mutlu olacağımız bir çuval öyle çok şey var ki…
Bahane bulmak kolay, asıl kendimizdedir, olay. Bakın kafiyemi de yaptım, yazıyı burada bitireyim. Haydi, haydi kalkın, bakmayın öyle! Dışarıda şahane bir hava ve fark edilmeyi bekleyen onca güzellik var. Hepinize mutlu hafta sonları…