BUGÜN
10 Kasım.Atamızın ruhu şad olsun.Sürekli Atatürk diye diye, geçmişe öykünerek, bugünü değerlendirmeyi bile düşünemeyen, bu yüzden de, geleceğe dönük sağlıklı öngörü yoksunlarından olmayı kabullenemeyenlerdenim.Atatürk’e layık olmak Atatürk’ü aşmak ya da onu aşacak beyinler yetiştirmekten geçer.Atanın istediği de buydu.Bakın büyük Atatürk bu konuda ne diyor:“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Zaman hızla dönüyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek yargılar getirdiğini ileri sürmek, aklın ve bilimin gelişmesini yadsımak olur.”İşte Atatürk’ün ileriye dönük en önemli öngörüsü bu.Yüz yıla yakın bir süre öncesinin somut koşullarında ortaya konmuş başarıların bugüne ciddi katkıları olmuş olabilir ama bugünden yarınlara bu ezberlerle yol almanın imkansızlığını görmek gerekir.Mustafa Kemal Atatürk, her şeyden önce askerdi.Hem de en başarılılarından.Olayları ve gelişmeleri değerlendirirken sürekli pragmatik bir yaklaşım içinde oldu.Belli tehlikeleri bir biçimde bertaraf etmesini bildi.Çok daha önemlisi, ileride kendisi için sorun yaratabilecek kişi ve de yapılarla önce uyum içinde çalışırken, sonrasında onları alt edebilecek bir güce sahip olunca, bunları tasfiye etmesini bildi.Kuva-i Milli hareketinin başlangıcında Atatürk’ün yanındaki isimler kimlerdi?Bir de savaş kazanıldıktan ve Mustafa Kemal "Atatürk" soyadını aldıktan sonrası, bu kahramanların ne olduklarına bir bakın!Atatürk bir ideolog değildi.İşte bu yüzden de Kemalizm diye bir ideoloji üretmiş olması mümkün değil.Atatürk batıdaki çağdaş değerleri, Türkiye’ye taşıma akılcılığını gösterdi.Bazen bu konuda abartıya kaçtığı da oldu.Türk müziğini yasaklaması, “Güneş dil teorisi” gibi!Tabii tüm bunları, çok daha güçlü ve de kültürlü bir toplum yaratma adına yaptı.Bugün “Kemalizm” diye bir ideolojiyi üretmeye kalkanlar, Atatürk’ün ismini kullanarak, kendi ürettikleri ideolojiyi topluma benimsetme çabasından başka bir şey yapmıyorlar.Bu davranış, bugünkü siyasi kutuplaşmanın içine Atatürk’ü de çekme anlamına geliyor.Bu da, Atatürk’ü sevenler ile sevmeyenler diye saçma bir kutuplaşmanın yolunu açıyor.Bu konuyla ilgili bir değerlendirmeden kısa bir alıntıyı size aktarmakta yarar görüyorum: “Kemalizm’in özü, Türkiye toplumunun Tanzimat’la birlikte içine girdiği batılılaşma, göreli bir kavram olarak da çağdaşlaşma sürecinin yaşandığı gelişme evrelerinden birisidir.Kültürel Kemalizm, özellikle laikliği, akılcılığı, köktenci kültürel reformculuğu benimser.Siyasal Kemalizm ise, otoriterliği, devletçiliği, tek particiliği ve şefliği amaçlar.Halk için, halka rağmen halkçıdır.”Eğer bir toplum, yüz yıla yakın bir süre içinde, hala yüz yıl öncesinin bir büyük değerinden medet umuyor, hala ona öykünüyorsa ve bunu da en ilerici ve devrimci olduğunu iddia eden bir kesim yapıyorsa, bu toplumun ilericilik ve devrimcilik kotlarında ya bir yanlışlık var, ya da bu kesimin ilericilik ve devrimcilikle uzaktan yakından bir ilgileri yok demektir.İşin en ilginç yanı ne biliyor musunuz, bugün Atatürkçü kesilip "Kemalizm" diye bas bas bağıranların önemli bir bölümü, 1980 öncesi solun moda olduğu dönemde bakın Kemalizm’i nasıl yorumluyorlardı: “Kemalizm, küçük burjuva devrimciliğinin, işgal altındaki Türkiye’de, emperyalizme karşı bir isyan bayrağıdır. Kemalizm, emperyalizmin boyunduruğu altındaki bir ülkede doğu halklarının, milli kurtuluş bayraklarını yükselten, emperyalizmi yenerek milli kurtuluş savaşlarını açan bir küçük burjuva milliyetçiliğidir. Türkiye’deki küçük burjuvazinin en radikal çizgisi olan Kemalizm’i karakterize eden yalnızca “Milli kurtuluşçuluk” ve “Laiklik” öğeleridir. Eşyanın doğası gereği Kemalizm’in belirli bir iktisat politikası yoktur ve olmamıştır. Kemalizm’in antiemperyalist niteliği bir tarafa bırakılırsa, ortada Kemalizm diye bir şey kalmaz."İşte bu yüzden, Atatürk Türkiye’de yaşayan hepimiz için bir simge olarak kalmalı ve Atatürk’ü bugünün siyasi kutuplaşmalarının dışında tutmalıyız.