Önceleri severek ve kendi isteğimizle yaptığımız aktiviteleri çeşitli çevresel, hormonal ve genetik bozukluklardan dolayı yapmak istemediğimiz, zevk almadığımız çökkünlük haline depresyon denir.
Depresyon, yaş, cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi, zeka, ekonomik durum, sosyal sınıf vs. gözetmeden herkesin başına gelebilen çok yaygın bir psikolojik hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün Ekim 2012’de yayınladığı bildiriye göre, dünya üzerinde yaklaşık 350 milyon kişinin depresyondan etkilendiği tahmin edilmektedirDepresyon tedavi edilmediğinde ve ağırlaştığında tehlikelidir. Kişinin yaşadığı duygusal
acılar fiziksel acılardan bile ağır hale gelebilir, yaşamak gittikçe daha zorlaşır. Kişi, ölümü bu acılardan kurtulmak için tek çare görür. Dünya Sağlık Örgütü, yılda yaklaşık 1 milyon kişinin intihar neticesi öldüğünü tespit etmiştir. Depresyon, intihar nedenlerinin ilk sırasında gelmektedir.
DEPRESYONUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Depresyonun belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
• Önceden yapılan işlerden ve aktivitelerden zevk almamak,
• Gençlerde duygu değişiklikleri görülmesi, çabuk sinirlenmek,
• Her gün sürekli kendini üzgün hissetmek, çökkünlük hali,
• Çok uyuma, uyku arasında sık sık uyanma, uykusuzluk çekme ya da az uyuma),
• Bir işe motive olamamak, dikkatin çabuk dağılması, huzursuzluk
• Kendini işe yaramaz, değeri olmayan biri olarak görmek, ölmeyi düşünmek,
• Vücudun işlevlerinin azalması, cinsel isteksizlik, yorgunluk hisleri,
• Geçmişi ve geleceği düşündüğünde karamsar olmak, yaptıklarından kendini
sorumlu tutmak,
• İntihar etmeyi düşünmek ve planlamak,
Yukarıdaki belirtilerin hepsinin bir kişide olması şart değildir, bir kısmının bulunması da
depresyon için yeterli olabilir, fakat bu belirtilerin en az on beş gün boyunca var olması
gerekir.
ÇOCUKLARIMIZDA DEPRESYONA GİREBİLİR
Depresif şikayetler yaşayan bir çocukta depresyon olup olmadığı iyi araştırılmalıdır
çünkü tedavi edilmezse yetişkin çağa kadar devam eder, hayatını olumsuz etkileyecek
başka problemlere yol açar.Depresyona giren çocuğun okul yaşamı başarısız geçmeye başlar. Çocuk aşırı sinirli olur ve arkadaşlarından uzaklaşmaya başlar. Sessiz ve yalnız kalmak ister, odasına kapanır.Madde kullanımına eğilim artar. Kendisine zarar verecek arkadaşlara takılmaya başlar. Ders çalışmak istemez.
DEPRESYON GÜÇSÜZLÜK DEĞİLDİR
Depresyon, bir güçsüzlük göstergesi değildir ve bazı kişilerin sandığı gibi kişinin
“karakterinin zayıflığı” veya “güçsüzlüğü” olarak açıklanamaz. Çevremizde ‘’paran var pulun var niye depresyona giriyorsun” diye eleştirenler, “erkek adam depresyona girmez” sananlar, “akıllı insan depresyondan çıkabilir” diyedüşünenler var.
Depresyon, sosyal, psikolojik ve biyolojik faktörlerin birleşimi ve birbiriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkar
Depresyon için birçok etkili tedavi yöntemi olmakla beraber, çoğu kişi tedavi görmemektedir.
Bunun birçok nedeni vardır; psikolojik hastalıklara bakış açısı, “ben deli değilim” düşüncesi ve bu nedenle yardım arayışı içinde olmama, şikayetlerin nedenini başka yerlerde arama, olumsuz duyguların nedenlerini aile üyelerine, iş arkadaşlarına, ekonomik sıkıntılara bağlama, doğru teşhis konulamaması ve doğru tedavi yapabilecek
kişilerin sayısının azlığı...
NİÇİN DEPRESYON HASTASI OLURUZ?
Hayatın bazı dönemlerinde kişiyi etkileyen, olumsuz olaylar meydana gelmiştir. Çok sevdiği bir yakınının vefat etmesi, ayrılık, evlilikte sorun, iyi bir çocukluk geçirememe, işsizlik, maddi sıkıntı gibi birçok neden olabilir. Fakat yine de bunlar depresyon geçirmek için yeterlineden olmayabilir. Çünkü bu sorunları yaşayan herkeste depresyon görülmemiştir. Demek ki bazı kişilerde depresyona karşı bir yatkınlık vardır. Yapılan araştırmalarda depresyon hastası
kişilerin akrabalarının da depresyon geçirdiği saptanmıştır. Yani genetik özellik depresyon
oluşumunda önemli bir rol oynamaktadır.
Bazı hastalıklar da depresyon riskini arttırmaktadır. Özellikle beyin ve kalp hastalıkları görülenlerde, (beyin ve kalp damar tıkanıklığı, beyin kanaması) böbrek yetmezliği olanlarda,tiroid bezi rahatsızlıkları olanlarda depresyon daha fazla görülmektedir.Ayrıca bazı kişilik özellikleri depresyona daha yatkındır. Mükemmeliyetçi, aşırı duygusal, sıkıntılarını içine atan kişiler bu gruptadır. Bu kişiler çok gururludur. Başkalarını kırmak
istemezler ve sinirlendiklerini belli etmezler.
DEPRESYON VE KADINLAR
Kadınların, erkeklerden daha fazla depresyon yaşadığı tespit edilmiştir. Buna biyolojik, hormonal ve sosyal faktörlerin neden olduğu bilinmektedir. Özellikle hormonların,beynimizde duyguları kontrol eden sistemlerin üzerinde direkt bir etkisi vardır.
Örneğin doğum sonrasında kadınlar hem hormonal hem de fiziksel değişiklikler yaşarlar, buna bir de bebeğin sorumlulukları eklenince depresyona girmeye daha yatkın olabilirler. Bazı kadınlar adet öncesi yine hormonların değişmesiyle depresif olabilirler.Menopoz döneminde de yine hormonların değişmesi kadınlarda depresyona neden olabilir.
Depresyondaki kadınlar ve erkekler, şikayetleri açısından değişik bir tablo sergileyebilirler. Kadınlar depresyona girince hüzün, değersizlik, suçluluk duyguları yaşarken, erkekler depresyona girince genellikle yorgun, sinirli olur, uykusuzluk ve ilgi
kaybı yaşayabilirler. Alkole eğilimleri artabilir. Bazı erkekler kendilerini işe daha fazla verip duygularını
konuşmaktan kaçınabilirler. Kadınlar genellikle daha fazla intihar denemesi yapıyor ama intihar yüzünden ölen erkeklerin sayısı daha fazla.
Ergenlikten önce kızlarda ve erkeklerde depresyon görülme oranı eşitken, 15 yaş ve sonrası kızlarda depresyon görülme sıklığı iki kat daha fazladır.
DEPRESYONDA FİZİKSEL VE DUYGUSAL DURUMUMUZ
Depresyon sadece hüzün veya sadece mutsuzluk değildir. Birçok fiziksel ve duygusal şikayetleri de beraberinde getirebilir.
FİZİKSEL ŞİKAYETLER;
İştahta değişiklik, uyku sürelerinin azalması veya artması, cinsel işlevsellikte değişiklikler, kronik yorgunluk, enerji seviyesinde azalma...
DUYGUSAL ŞİKAYETLER;
Yetersiz ve değersiz hissetmek, çaresiz hissetmek, düşük özgüven, umutsuzluk, kararsızlık, hayattan zevk alamama, motivasyonun azalması.
Depresyon tanısının konulabilmesi için psikolojik ve fiziksel şikayetlerin iki haftadanfazla sürmesi gerekmektedir.
DEPRESYON KENDİLİĞİNDEN GEÇMEZ TEDAVİ ŞART
* Depresyon kendiliğinden geçmez, mutlaka tedavi olmak, destek almak gerekir. Tedavi edilmediğinde şikayetler artarak kişinin hayatını daha da olumsuz etkileyebilir, depresyon ağırlaşabilir.
Depresyonun hafif seyri sırasında, hastaya ilaç tedavisinden önce davranışlarını ve düşüncelerini değiştirecek psikoterapi yöntemi uygulanmaktadır. Fakat şiddetli hale geldiğinde pek işe yaramayabilir ve bu durumda ilaç tedavisi yapılır.Psikolog ya da psikiyatriste başvurduğunuzda sizinle ilk görüşmesi tedavinin de seyrini belirleyecektir. İlaç tedavisinde genellikle antidepresan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar vücudumuzdaki bazı hormonlar üzerinden etki göstermektedir. Bunun yanında psikoterapinin
devam etmesi kişinin stres faktörlerini ve olumsuz düşüncelerini ortadan kaldırmasına yardım
edecek ve iyileşme zamanını kısaltacaktır.