Metalaştırılan 1 Temmuz Denizcilik Bayramı

Metalaştırılmak bir şeyin mal haline getirilmesi, alıp satılır duruma sokulması demektir. Gelenek ise bir toplulukta saygın tutulup, kuşaktan kuşağa aktarılan alışkanlıklar, bilgi ve davranışlardır. Gelenek metalaştırılamaz.

 

1935 yılından başlayarak kutlanmaya başlayan 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, bir Akdeniz kıyı şehri olan Alanya için tam anlamıyla bir gelenektir. Dolayısıyla alınıp satılamaması, ticari anlamda değerlendirilememesi gerekir…

 

Denizcilik Bayramı şehir merkezindeki yerli halkın, özellikle kadınların denizle buluştuğu, eğlence yönüyle de tam bir bayrama dönüştürülen en önemli aktivitesiydi. Alanyalı, deniz ve limanlardaki kullanım hakkının yani kabotajın elde edilmesinin önemini kavrayarak, bir Atatürk Cumhuriyeti geleneği olan bayrama özel önem atfetmiştir.

 

Alanya’nın, sırtını dayadığı Toros Dağları ile ilişkisinden yola çıkarak Alanyalıya göçer kimliğinin dayatılıp, üstünden siyasi söylem geliştirildiği zamanımızda, Denizcilik Bayramı şehrin denizci niteliğini de öne çıkarır. Bir kadim Akdeniz kıyı şehri olan Alanya’nın denizle olan ilişkisini, yılda bir kez bile olsa hatırlatır.

 

Milli bayramlarımızın değersizleştirildiği, halktan koparıldığı bir zaman diliminde Denizcilik Bayramı, en azından kıyılarda çok daha fazla önem kazanmış olmalıdır. Aslında binlerce yıllık bir Akdeniz geleneğinin devamı olan bayram kutlaması ne yazıktır ki gittikçe niteliğini kaybetmekte, metalaştırılmaktadır.

 

Uluslararası bir enerji içeceği firmasının organizasyonunda, yalnızca yağlı direk yarışması öne çıkarılarak gerçekleştirilen geçen yılki kutlama buna örnektir. İyi niyetinden ve profesyonelliğinden şüphe edilemeyen organizasyon sunucusunun, kullandığı “kaygan direk” sözleri bile durumun vahametini anlatır!

 

Organizasyon komitesinde yıllarca yer alan Avukat Ali Dizdaroğlu, Muhasebeci Nevzat Köseoğlu, Alanya’nın değerli tanıtım gönüllüsü ve organizatörü Hasan Karagöz, Balıkçı Çakır ve Galip Dere’lerin ardılı bulunamamış olmalıdır ki, bayram uluslararası bir ticari içecek şirketinin sevk ve idaresine bırakılmıştır…

 

Diyelim ki artık Denizcilik Bayramı da asıl bağlamından çıkartılarak, şehirde yapılan 60 küsur organizasyondan birisi olarak değerlendirilip sıradanlaştırılıyor, o zaman da profesyonelliğin koşulları yerine getirilmelidir. Oluşturulabilecek muhteşem görüntüler, bir Alanya tanıtım materyali olarak organizasyonu üstlenen firma tarafından yayıma sokulmalı, servis edilmelidir.

 

Alanya’nın göç aldığından, “kendi şehrimizde el olunduğundan” yakınılan son zamanlarda, yeni gelenlerle ortak bir kimlik oluşturup onları Alanyalılık potasında eritmek ancak Deniz Bayramı gibi köklü geleneklerin devamıyla sağlanır. Bunun temel şartı da, geleneğin özünün bozulmadan aktarılabilmesidir.

 

Özün ne olduğunu bilmeyenler ise, en azından arşive başvurmayı düşünebilmeliler. Denizle haşır neşir olmuş Alanyalının en doğal yaşantısının yarışmaya döküldüğü, su altında nefes tutmaktan, halatla motor çekmeye kadar değişik türdeki aktiviteler bir yerlerde kayıtlıdır. Liman başkanının, günün sonunda denize atılması da buna dahildir…