GEÇTİĞİMİZ
haftalarda kaleme aldığımız “Adaleti şehit analarına sorun" başlıklı yazımızda "Adalet" yürüyüşünün ilk olarak şehit analarından helallik alınarak başlanmasının daha doğru olacağını söylemiştik.
Biz bu eleştirileri getirirken, vatandaşın gönlünden geçenleri kaleme almıştık.
Ama ne yazık ki CHP'lilerin adına "Adalet" dedikleri bu yürüyüşe PKK terör örgütünün propagandasını yapmaktan çekinmeyen HDP ile kol kola yürümeleri, meselenin "Adalet" olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Vatan evlatlarını şehit eden eli kanlı terör örgütünün siyasi temsilcileri ile sözde "Adalet" yürüyüşünde aynı safta olmaları bir kez daha şehit ailelerinin yüreğini yakmıştır.
Sadece şehit ailelerinin değil, büyük Türk milletinin sinesini yaralamıştır.
Sokakta, çevremizde bu yürüyüşe destek veren, CHP’ye gönül vermiş, yüreğinde vatan sevgisi olan, Türk sevdalısı eşimiz dostumuz da bu görüntülerden sonra isyan etmiştir.
Hatırlıyorsanız “Gezi Parkı” olaylarında “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?” gibi söylemler gündeme gelmiş, sokaklar adeta savaş alanına dönmüştü.
Şimdi de mesele "Adalet" değildir.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a "Okyanus" ötesi merkezli kaset operasyonu yapıldığında “Adalet” olgunuz gelişmemişti herhalde.
Eminim sizlerin bu HDP ile kol kola “Adalet” yürüyüşünüzün sonu İmralı’ya kadar uzanır.
Samimi duygularla, yüreğinde vatan ve millet sevgisi olan, bu yürüyüşe destek veren vatandaşların da bu yürüyüşün amacının “Adalet” olmadığını artık net bir şekilde görmelerini umut ediyorum.
Öte yandan HDP’lilerle yapılan bu yürüyüşe destek veren Don Kişot'lar, merkez sağın oylarını hedefleyen sağ bir parti oluşumu içerisinde oldukları konusunda beyanatlar vermeye başladılar.
"Biz de ülkücüyüz" diyecekler ama "Sağ parti kuracağız" diyorlar.
Bu ne perhiz ne lahana turşusu.
Yakasında takılmadık parti rozeti kalmamışlar, ülkücülerin sağının solunun olmadığını bilememelerini fazla yadırgamamak gerekir.
Rahmetli Başbuğumuz merhum Alparslan Türkeş’in MHP Büyük Kurultayı'nda yapmış olduğu konuşmasında, "Sol’un ihanet derecesine varan davranışları karşısında, Sağ ile olan kavgamızı erteledik" ifadelerindeki, “Sağ ile olan kavganın ertelenmesi” demek, “Sağ ile de bir kavgamız” olduğunun üstü örtülü bir biçimde ifade edilmesiydi.
Başbuğumuzun resmini evinin ofisinin duvarlarına asmakla ülkücü olduklarını zannedenler öncelikle Başbuğun sözlerini okumakla ülkücü adayı olmaya başlamalılardır.
Bir takım güçler tarafından yönlendirilen, ülkücüleri birbirinden koparmayı ve ayrıştırmayı hedefleyen ihanet hareketleri, geçmişte olduğu gibi amaçlarına ulaşamayacaklardır.
HDP ile kol kola yürüyenlere, "Allah gücünü artırsın, Allah yardımcınız olsun. Bu eylemin biçimini destekliyorum" sözlerinizle kimlerle saf tutuğunuzu, kimlere kol kola olduğunuzu milletimiz de görmektedir.
Ülkücü kalan ve ülkücü duruşa sahip her bir nefer ise MHP saflarında lider Devlet Bahçeli’nin ardında iktidar yürüyüşüne devam edecektir.
Bu düşüncelerle sözlerimi ülkücülere, ülkücü kalanlara, elif gibi dik duran, sadakati şeref bilenlere selam ederek noktalıyorum.
Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin.