Merhaba

Alanya basınının amiral gemisi, Yeni Alanya Gazetesi’nin cömert kapılarını bana da açmış olmasının mutluluğunu yaşıyorum.

Bu güçlü aileye katılma ayrıcalığının farkındayım.

İlerleyen günlerdeki yazılarımda sizlerle ‘içerden bir ses’ olarak bölgemizin can damarı turizm sektörünün ‘otelcilik’ kanadına dair bilgi-gelişme ve önerileri paylaşacağım.

Ortak sektör ve işkolları ile kurulması gereken sağlıklı ilişkilerin de yeniden gözden geçirilmesine vesile olacağım.

Birlikte soracağız:


Neler değişti?


Neler unutuldu?


Ve bugün hâlâ bize yol gösteren değerler hangileri?

80’lerde, çocuk yaşlarda tatile geldiğim uçsuz bucaksız İncekum plajı yıllarında, yaşamımın 40 yıla yakın bir süresinin bu bölgede geçeceğini tahmin etmemiştim.

Ama bilirsiniz, Alanya’nın güneşine-nemine alışan kolay kolay kopamaz bir daha…

Turizmin, sihirli bir değnek gibi dokunup, tüm yaşam enerjisini, doğasından insanına, bitki örtüsünden mimarisine kadar pek çok değişikliğe uğrattığı bu cennet vatan bölgesinde ben de hizmet sektörünün bir neferi olarak yerimi almıştım. Sonrası 30 yıllık aktif iş yaşantısı…

Merkezdeki ilk küçük otellerde resepsiyon hizmetleri ile başlayıp 4-5 bin yataklı zincir otellerde koordinasyon görevlerine uzanan zorlu, sıcak ama renkli ve binlerce tecrübe ile dolu yollar aşıldı. Güçlü hafızam ve arşivcilik özelliğim sayesinde neredeyse bir müze oluşturacak birikim edindim.

Hem bölgenin hem sektörün geçirdiği baş döndürücü değişimin tüm evrelerine şahit olmuş şanslı kuşaktan biriyim.

8-10 odalı pansiyonlardan 4 bin yataklı dev tesislere: Alanya’nın hızlı dönüşümü…

Oda kahvaltı ile başlayıp, ultra her şey dahil sistemlere, çarşaf raporlardan tek tıkla alınan gece raporlarına, yerel çalışan profilinden onlarca yabancı ülke çalışanına, faks cihazından elektronik sistemlere ve daha sayabileceğimiz nice değişikliğe zemin ve kaynak olmuştur Alanya turizmi. Hatta turizm Alanya’da başlayıp daha sonra batıya doğru gelişmiştir. İlk uygarlıkların doğudan yükseldiği gibi…

Öyle hızlıydı ki gelişmeler, 90’lara gelindiğinde, bitmemiş inşaatlara kabul edilen, fayansı yarım saat önce döşenmiş yollardan valizleri ile geçen, ‘’Odamın balkon kapısı yok‘ diye resepsiyona gelen misafir hikayeleri duyulmaya, yaşanmaya başlamıştı.

Tüm bu yıllar içerisinde sektör, birkaç kez iç veya dış kaynaklı olumsuz etkenlerle sekteye uğramış, ama binlerce görünmez turizm kahramanı sayesinde yeniden doğrulup yaralarını sarmış ve kaldığı yerden devam etmiştir.

Bizler oteller içerisinde nispeten daha sistemli ve konforlu bir atmosferde hizmete devam ederken, basın emekçileri ise çok daha zorlu, sabır ve cesaret isteyen görevlerini özveriler ile sürdürmüş, vazgeçilmez olan haber alma ihtiyacımızı karşılamışlardır. Bölgenin yaşadığı değişimlerden nasiplerini alırken, kendi gelişimlerine de gerekli özeni göstererek hem teknolojik uyumu sağlamış hem de bölge değerlerinin kayıt altına alınmasını başarmışlardır.

Benzersiz bir ekip çalışması örneği: Otel Gazetesi…

2000 lerin başında otelimizin tüm çalışanları ile birlikte bir Otel Gazetesi çıkarmaya başladığımızda, yine en büyük desteği Yeni Alanya Gazetesi’nden almıştık. 2 yıl boyunca her ay 1000 adet basılan gazetemiz, otel sınırlarını aşmış, komşu otellere, yerel yöneticilere, acentelere kadar ulaşmaya başlamıştı. Hatta lobilerde bu renkli gazeteyi gören misafirlerimiz de okumak isteyince son sayfalara 3 dilde ‘özetler’ bölümü koymuştuk.

Şimdilerde bir otelin bu tarz sinerjileri yakalaması imkansız görünüyor. İşte bu anlarda arşivimden bir örnek baskı çıkarıyorum ve hayallerin gerçeğe dönmüş halini gösteriyorum umutsuz yöneticilere… Ve gazetenin köşesindeki tarihi işaret ediyorum; ‘Evet, 20 yıl önceydi…’diye.

Bu gazete sadece bir reklam aktivitesi değil, otel içindeki sağlıklı iletişimin ve ekip çalışmasının geldiği seviyenin bir göstergesiydi. Misafir memnuniyetinin sağlandığı, doğru maliyet analizleri ve istikrarlı forecastların görüldüğü, verilen emeğin karşılığının alındığı yıllardı.

Duayenlerin terk-i diyarı…

Bizlere ışık tutan, yolumuzu açan, misafirperverliğin uluslararası dilini öğreten pek çok değerli büyüğümüz, maalesef ya Hakkın Rahmetine kavuştu, ya sektörü bıraktı ya da uzak diyarlara göç etti. Cephede kalan bizler gücümüz yettiğince, dilimiz döndüğünce işin özünü, temel değerlerini, profesyonel bakış açısını bölge yatırımcılarına ve yeni kuşak turizm emekçilerine aktarmaya çalıştık.

Ancak görülen o ki bu konuda çok başarılı olamadık. Her sezonun bir öncekini aratan, sorunun kaynağının hep dış etkenlerde arandığı, kalite ve liyakatin mumla arandığı dönemler yaşıyor olmamız bunun sonuçlarından birkaçı.

Yılların oluşturduğu emek ve altyapının hak etmediği bu durum başta bizleri, tüm emekçileri, yatırımcıları ve maalesef neredeyse tüm ülkelerden gelen misafir kitlemizin memnuniyetlerini ve devamlılıklarını olumsuz etkiledi.

Şüphesiz bunda butik hizmetlerden kitle turizmine geçmiş olmanın yan etkileri vardı ama bu geçişte, işin öz değerleri ve etik anlayışlarının kaybolması da kaçınılmaz zararları getiriyordu.

Turizmin geleceği sadece binalarda değil; değerlerini koruyan, yenilikçi ama özünden kopmayan zihniyette saklı olmalıydı.

Olumsuz gelişmelere ve özellikle yeni yatırımcı profilinin mantık ve etik dışı taleplerine uyum sağlayan ve karşılık vermeye gayret eden yönetici ve çalışanlar bir şekilde sektörde tutundular. Hatta kısa vadeli yükselişlerini bile sürdürebildiler. Ancak sektörün kuruluş değerleri ile yetişmiş, kalitenin; ‘vaad edilen hizmetin eksiksiz sunulması’ anlamına geldiğini hatırlayan, değerlerden taviz vermeyen yönetici modelleri ise oyunun dışına itildi, sektöre küstürüldü.

Yeni Alanya Gazetesi’ndeki bu köşemde, “içerden bir ses” olarak sizlerle bu değerleri, yaşanmış tecrübeleri ve geleceğe dair önerileri paylaşmaya devam edeceğim.

Geçmişin anılarıyla, bugünün sorunlarıyla… Ama daima Alanya’nın ve turizmin ortak geleceğine ışık tutma umuduyla.