Mekanik bel ağrısı mı, bel fıtığı mı?

Günümüzde bel ağrısı, baş ağrısından sonra en sık karşılaşılan ikinci ağrı sebebi olarak kabul edilir. Neredeyse her üç kişiden biri yaşamının bir döneminde bel ağrısı deneyimlemektedir. Ancak bu ağrının kaynağı her zaman aynı değil. Özellikle mekanik bel ağrısı ile bel fıtığı ağrısı sıkça karıştırılır. İki tablo da bel bölgesinde şiddetli yakınmalara yol açsa da, altında yatan nedenler ve tedavi yaklaşımları birbirinden farklı. Bu nedenle ağrının karakterini doğru okumak, hem doğru tedaviye ulaşmak hem de gereksiz endişelerden uzak durmak için büyük önem taşır.

Mekanik Bel Ağrısı Nedir?
Mekanik bel ağrısı, omurganın kas, bağ, eklem veya disk gibi yapılarındaki zorlanmalar sonucu gelişir. Basitçe söylemek gerekirse, günlük hayatta yaptığımız yanlış hareketler, ağır kaldırmalar, uzun süre oturmak ya da ayakta kalmak gibi durumlar mekanik bel ağrısını tetikler. Burada sinir köklerine doğrudan bir baskı söz konusu değildir; sorun, daha çok kas-iskelet sisteminin uyumsuzluğundan kaynaklanır. Bu tür ağrı genellikle yerleşim itibarıyla bel bölgesinde sınırlıdır, kalçaya ya da bacağa yayılım göstermez. Ağrı sabahları biraz daha artabilir, gün içinde hareketle azalabilir. Çoğu hasta, “sert zeminde yatınca rahatladım” veya “dinlenince geçti” gibi ifadeler kullanır. Yani mekanik bel ağrısı, vücudun yanlış kullanımıyla ilişkili, daha yüzeysel bir problemdir.

Bel Fıtığı Ağrısı Nedir?
Bel fıtığı ise omurgamızdaki disklerin yapısal bütünlüğünün bozulması sonucu ortaya çıkar. Diskin dış tabakası yırtılır ve içindeki jelimsi yapı dışarı taşarak sinir köklerine baskı yapar. Bu baskı, yalnızca belde değil, sinir hattı boyunca bacaklara kadar yayılan ağrıya neden olur. Bu tabloya siyatik denir. Bel fıtığı ağrısı tipik olarak tek taraflıdır. Yani sağ ya da sol bacağa yayılır. Ağrıya çoğu zaman uyuşma, karıncalanma veya kas güçsüzlüğü eşlik eder. Örneğin, hasta merdiven çıkarken ayağını kaldıramadığını fark edebilir. Bu da bel fıtığını mekanik bel ağrısından ayıran önemli bir işarettir.

Ağrının Karakteri: İki Tablo Nasıl Ayırt Edilir?
Yerleşim: Mekanik bel ağrısı sadece belde hissedilirken, bel fıtığında ağrı bacağa kadar uzanabilir.
Hareketle ilişkisi: Mekanik ağrı, dinlenince azalır; fıtık ağrısı ise genellikle dinlenmeyle tam geçmez, hatta öksürme, hapşırma gibi karın içi basıncı artıran durumlarda şiddetlenir.
Eşlik eden bulgular: Mekanik ağrıda uyuşma veya güç kaybı olmaz; bel fıtığında ise bu bulgular sık görülür.
Süre: Mekanik bel ağrısı çoğunlukla birkaç gün ila hafta içinde düzelir. Fıtık ağrısı ise daha uzun sürer ve kronikleşme riski taşır.

Nelere Dikkat Edilmeli?
Her bel ağrısı fıtık anlamına gelmez. Günlük pratikte bel ağrısı yaşayanların yalnızca küçük bir kısmında bel fıtığı saptanır. Bu nedenle bende kesin fıtık var demek yanlış olur. Sinir basısının olup olmadığı değerlendirilir, gerekirse MR gibi görüntüleme yöntemleriyle kesin tanı konmaya çalışılır.

Tedavi Yaklaşımları
Mekanik bel ağrısında temel yaklaşım, kasları güçlendirmek, postürü düzeltmek ve hastayı doğru hareket alışkanlıklarıyla donatmaktır. Fizik tedavi, sıcak uygulamalar, egzersizler ve dinlenme bu tablo için çoğu zaman yeterlidir. Bel fıtığında ise tedavi hastalığın derecesine göre değişir. Hafif olgularda ilaç tedavisi, fizik tedavi ve egzersiz uygulanırken; ilerleyen evrelerde sinir basısının ciddi olduğu durumlarda cerrahi gerekebilir. Özellikle idrar kaçırma, bacakta ilerleyici güç kaybı gibi belirtiler acil ameliyat gerektirir.

Korunmak Mümkün mü?
Her iki ağrı tipinden korunmanın yolu aslında benzerdir. Düzenli egzersiz yapmak, karın ve bel kaslarını güçlendirmek, uzun süre aynı pozisyonda kalmamak, ani hareketlerden kaçınmak ve doğru kaldırma tekniklerini öğrenmek. Unutulmamalıdır ki, omurga vücudun direğidir ve bu direğin sağlıklı kalması için kaslarımızın onu desteklemesi şarttır.

Bel ağrısı yaşayan birçok kişi doğrudan bel fıtığını düşünür. Oysa vakaların büyük bölümü mekanik bel ağrısıdır ve basit önlemlerle kısa sürede düzelir. Bel fıtığı ise daha dikkatli takip gerektiren, sinirleri ilgilendiren bir durumdur. İki tablo arasındaki farkı bilmek hem paniği azaltır hem de doğru zamanda doğru tedaviye yönelmeyi sağlar. Önemli olan, ağrıyı görmezden gelmemek ve gerektiğinde tedavi için destek almaktır.