ALANYA
Ziraat Bankası Şubesi’nde göreve başlayalı üç beş gün ya olmuştu, ya olmamıştı.
Özgüvenli, güler yüzlü biri girdi kapıdan.
“Ben Mehmet Ali Alaettinoğlu” dedi.
Ardından da ekledi, “Alanya’mıza hoş geldin Müdürüm…”
Öylesine özgüvenli, öylesine içten ve candan bir tavırla girmişti ki içeri daha ilk karşılaşmamızda kırk yıllık dost gibi birbirimize sarılmış, kırk yıllık dost gibi de söyleşmiştik kendisiyle.
Bu durum, hoş geldin için o an orada bulunan bir başka ziyaretçinin de dikkatini çekmiş olmalı ki, “Daha önceden de tanışıyor musunuz?” diye sormuştu.
Ne diyeceğimi bilemediğim için, “Evet” demiştim, “Bundan önceki yaşamımızda!”
Ardından basmıştık kahkahayı….
O günden sonra, Rahmetliyle nerede karşılaşsak, yanındaki kişilere, “Biz Müdürümle bundan önceki yaşamımızdan tanışırız” der gülüşürdük…
Özel ve güzel insandı Rahmetli.
Hani ‘Adam gibi adam’ derler ya; aynen öyleydi işte.
İçi dışı birdi…
İçtendi…
Dobraydı…
Candı…
Adam gibi adamdı.
Yaptığı her bir şeyi yakıştırırdı kendisine.
… …
Cenaze sırasında, bir film şeridi gibi bunlar geçti gözümün önünden.
“Yaptığın her şey yakışırdı sana ama ölüm hiç yakışmadı be Mehmet Ali’m…”
dedim, ağladım.
Acım çok büyük gerçekten.
Sevdiğim bir dostumu yitirdim.
Çok sık görüşmezdik kendisiyle ama sıkı bir dostluk vardı aramızda.
Onulmaz bir Yayla sevdalısıydı.
Bir ayağı Alanya’da, diğer ayağı hep Yayla’daydı.
Beni de (kendi söylemiyle) “yaylalı” yapmak için çok uğraşmıştı ama olmadı.
Birlikte olduğumuz anlarda, iki lafından biri atları, koyunları, kuzuları olurdu.
İyi bir hayvan sever, iyi bir doğa aşığıydı.
Dahası herkes için iyi bir dosttu.
Gönül adamıydı.
Bulunduğu masaların ve ortamların neşe kaynağıydı.
Bunca yıllık dostluğumuz süresinde, hiçbir kimse için tek bir kötü söz söylediğine tanık olmadım.
İnanıyorum ki; O, bu dünyanın olduğu kadar öte dünyanın da sevileni olacak. Orada da sevdirecek kendisini…
Yıldızlar yağsın üzerine.
Işıklar içinde uyusun.
Yakınları ve diğer dostları gibi ben de çok arayacağım onu.
Günümüzde, adam gibi adamlar, giderek azalıyor çünkü.