Mala davara ne faydası var?

2025-2027 dönemini kapsaya “Orta Vadeli Program” açıklandı. Çoğu teknik detayı hepimizin anlayacağı ve evet şimdi asıl hepimizin sormak istediği o soruya cevap bulmak üzere basayım klavyenin tuşlarına.
İyi de şimdi bunun mala davara ne faydası var?
En sevdiğim Anadolu tabirlerinden biridir bu. Çok net. Çok direkt. Sonuca odaklı bir soru. Belki bu tip programlarda bu soruya cevap diye yazılsa ne bu kadar uzun olur. Ne bu kadar karmaşık. Ne de bu kadar teknik detay içerir.
Üç yıllık bir program açıklandı. Adı sürekli bir sebeple değişen bu programın hiç tuttuğunu görmedim. Çok iyi niyetle hazırlandığından hiç şüphem yok ama çocuğunu çok sevip başarısız olacağını çocuğa konduramayan ebeveyn duygusu var. Çocuğun kapasitesi, çalışması, azmi, disiplini, üniversite sınavını kazanmaya yetmiyor ama anne baba çocuğunun ODTÜ’yü kazanacağını hayal ediyor. Umuyor, inanıyor. Elbette çocuk çalışırsa olur. Bu çocuk okur. Ama çalışırsa. Ama önce çocuğu sokaktan almak, oyundan uzaklaştırmak, çalışma masasına oturtmak gerek. Yoksa çocuk zeki. Okur.
Dedim ya ben hiçbir vadede tuttuğunu görmediğim için, bu programın ancak ilk yılını tartışmak isterim.
Her şeyden önce bu yıl sonu için konmuş hedeflerin çoğu gerçekçi hakkını vermeliyim.
2024 yılı büyüme beklentisi yüzde 4'ten yüzde 3,5'a çekildi. Enflasyon beklentisi yine bu yıl için yüzde 33'ten yüzde 41,5'e çıkarıldı. Cari açık bu yıl için yüzde 3,1'den yüzde 1,7'e düşürüldü.
Yapılan revizyonlarla 2025 yılı için büyüme beklentisi yüzde 4 olarak belirlendi. TÜFE beklentisi yüzde 17,5'e çıkarıldı. Cari açık yüzde 2'ye düşürüldü.
Görüldüğü üzere programın geneli için enflasyon beklentilerinin yukarı, büyüme beklentilerinin de aşağı yönlü revize edildiği söylenebilir.
Biz önümüzdeki bir yıllık süreci sadece değerlendirelim. Hamurumuzda var, yarına çıkınca da o günleri yeni oluşan konjonktür içinde değerlendiririz.
Bu programın vatandaş açısından en önemli verisi enflasyon verisidir kuşkusuz. Çünkü mala davara ne faydası var sorusunun cevabı bu veride gizlidir.
Maaşlara yapılacak olan zam oranı bu enflasyona göre belirlenir.
Kenara para atılabilecekse bu orana göre tasarruf yöntemleri geliştirilir.
Politika faizi de bu enflasyon rakamları esas alınarak hesaplanır, ölçülür biçilir. Ve tasarruf kararlarınızı alırken bizler de bu rakamları referans alırız. Enflasyonun altında kalmamak için ürün seçerken, mevduat faiz oranlarını bu beklentiye göre değerlendiririz. Ya da enflasyonun daha yüksek çıkacağına inanırsak seçimimizi dövizden ya da altından yana kullanabiliriz. Geçtiğimiz yıllarda borsanın nasıl alternatifsiz kaldığını gördük. Belki de beklenen bu yüzde 17.5’luk enflasyon oranı bizi hisse senedi seçimine yöneltir.
Ülkenin yatırımcısı, sanayicisi bu oranlara göre hep kendini ayarlar. Elinde oluşan tasarrufu yatırıma dönüştürüp dönüştürmeme kararında bu beklenti hakimdir. Kredi çekecek mi? Kazanacağı para katlandığı maliyete değecek mi?
Enflasyon bir kelebektir. İlk çarpılan kanattır. Geri kalan bütün dinamiklerinizin şekillenmesini sağlar. Buna göre büyürsünüz. Yatırım yaparsınız. İstihdam yaratırsınız. Ya da yapamazsınız.
Evet, gelelim mala davara ne faydası var?
2025 yılında yüzde 17.5’lik bir enflasyon beklendiğine göre, asgari ücretliye, memura, emekliye yapılacak zam oranı da yüzde 17.5 olacaktır diye düşünüyorum. Zaten ekonomi yönetiminden de buna benzer içerikte mesajlar gelmeye başladı. Yeni Alanya okuyucularının serzenişlerini, isyanlarını duyar gibiyim. Yahu geçmiş dönem enflasyonu Hükümet’e göre bile yüzde 41,5 olacaksa 17,5 nedir diye. Sosyoekonomik açıdan yerden göğe kadar haklılar. Teknik açıdan enflasyon beklentilerini çıpalayabilmek için ise beklenen enflasyonun referans alınması doğrudur.
Yüzde 17,5 oranına kuvvetle muhtemelen yüzde 3,5 büyümeden gelen refah payı eklenir, olur size yüzde 21. Bunun üstünde bir zam açıklanırsa bilin ki siyasetin gönlünden kopmuştur.
Emekli, dar gelirli, sabit ücretli vatandaşlarımız diyorlar ki; yahu geçen dönem de zaten biz ezildik. Hala mı ezilen biz olacağız.
Fon da Orhan Gencebay çalıyor, “Sen de haklısın”