Siyasi partilerimizin liderleri hem çok gergin, hem de birbirlerine dönük olmadık hakaretlerde bulunabiliyorlar. Onlar gergin. Bizi de gerdiklerinin acaba farkındalar mı? Sayın Erdoğan’la sayın Kılıçdaroğlu neredeyse, Karagöz’le Hacıvat’ı aratmayacak bir performans sergilemeye başladılar! Atalarımız, “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” demişler. Yalancılarla haramzadeleri bizim bilmemiz tabii ki mümkün değil! Ama bu kadar laf ve bu kadar mal karşısında insan ne diyeceğini şaşırıyor. Geçmişte, Mesut Yılmaz’la Tansu Çiller de benzer çizgide koşuşturdular da ne oldu? Her ikisinin de siyasi hayatı sona erdi. Onların siyasi hayatlarının bitmesi bir yana, partilerini de siyasi mevta haline getirdiler. Ekranlara bu kadar fazla çıkan, bu kadar fazla laf eden siyasetçileri, toplum belli bir süre dinliyormuş gibi görünse de, en sonunda, onlar da, bu saçma sapan kapışmadan bıkar. Yıllarca aktif siyasetin içinde bulunmuş, siyasi içerikli yazılar yazan bir kişi olarak, ben bile mecbur kalmadıkça, liderlerin konuşmalarını dinlemiyorum. Başbakan çok ama çok gergin. İçte terör tırmanışa geçti. Ortadoğu’daki Arap Baharı kışa döndü. Başbakan Ortadoğu’ya anlamsız bir biçimde balıklama daldı. Suriye konusunun başımıza iş açacak gibi görünmesinin de bu gerginliğe neden olduğunu söylemek mümkün! Sanırım, Başbakan iktidar yorgunu! Bir Başbakanın, Sağlık Bakanı dururken, sezaryen ve kürtaj konusuna bu denli istekli girmesi akıl alacak şey değil. Türkiye dışta ve içte bir sürü sorunla uğraşmak zorundayken, kürtaj ve sezaryen konusunu meclisin gündemine taşımanın mantığını anlamakta zorlanıyorum. Trafik sorunu gibi çok önemli bir konuya yönelmesi ise çok sevindirici. Üçüncü Boğaz Köprüsü sevindirici. Çamlıca Tepesine cami inşaatı ise ilginç! Son seçimlerde gündeme gelen, Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak ikinci boğaz projesi ise, sanırım beklemeye alınmış gibi gözüküyor!